T
ürkiye’de matbaacılığın, Avrupa’da bulunuşundan kısa bir süre sonra başladığı ve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşayan azınlıkların matbaalar kurduğu bilinmektedir. İlk matbaa 1494 yılında Yahudiler tarafından kurulmuş ve Tevrat tefsiri olduğu sanılan ilk kitap basılmıştır. İlk basılan eser “Lügat-i Vankuli” denilen Türkçe-Arapça bir sözlük olmuş ve bunu diğer eserler izlemiştir. 1727’de ilk Türk basımevinin kuruluşundan, 1928 yılında Latin harflerinin kabulüne kadar geçen sürede yalnızca 20 bin eser basılmış, sonraki 50 yılda ise bu sayı 200 bini aşmıştır. İlk özel basımevi ise 1840’ta yayınlanan “Ceride-i Havadis” gazetesinin basımevidir.
İlk Türk matbaasının kuruluşuna kadar olan dönemde kitaplar elle yazılmış ve çoğaltılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme döneminde (15.-17.yüzyıllar) bilim adamlarının özellikle başkent İstanbul ve önemli ilim merkezleri olan Bursa, Amasya ve Manisa gibi illerde toplanması, bu merkezlerde yazma eser üretimini artırmıştır. Türkiye geçmişten devraldığı bu eserlerle, dünyanın yazma eser bakımından en zengin ülkesidir ve hâlen 300 bin cilt yazma eser varlığına sahiptir. Dünyanın birçok ülkesindeki araştırmacılar bilimsel çalışmaları için bu eserlerden yararlanmaktadır.
Osmanlıda Müslümanların ilk Matbaasının Kurucusu İbrahim Müteferrika'nın Baskı Makinası