B
İlinen tarihe göre; Hunların menzil ve darbe gücü yüksek çift kavisli yayları imal etmesiyle M.Ö. 3. yüzyıla kadar dayanan harp endüstrimiz, Gaznelilerin savaş fillerini zırhla giydirmesinden Selçukluların donanma inşa etmesine kadar birçok alanda kendi döneminin ilklerinden olmuştur.
Sonrasında; daha ilk yıllarında tersaneciliğini geliştiren, Avrupa ordularında henüz yokken Topçu Ocağı kuran; Baruthane, Tophane-i Amire, Tersane-i Amire gibi kurumlarla silah sanayiine her daim önem veren, asırlar boyunca dünyaya top, tüfek, gemi başta olmak üzere silah sanayisi ihracatı yapan bir Osmanlı görülmektedir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde başlatılan sanayi hamlesinde savunma sanayiinin de yer alması, Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre, Nuri Demirağ, Nuri Killigil gibi müteşebbislerin çabaları da maalesef iç ve dış engellemeler karşısında zayıf düşmüş, sonrasında Türkiye savunma sanayiinde neredeyse tamamen dışa bağımlı hale gelmiştir.
Özellikle Kıbrıs Barış Harekatı’yla ülkemize önce tehditle başlayan, ardından ambargoyla devam eden süreç, kendi kendine yeten bir savunma sanayiimiz olması zorunluluğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Halkımızın destek ve teveccühleriyle kurulan silahlı kuvvetlerimizi güçlendirme vakıfları eliyle hayata geçen Aselsan, TUSAŞ, Havelsan ve sonrasında Roketsan gibi kurumlar bu sürecin ürünleridir.
1985 yılında Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde; yerli ve modern savunma sanayiinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonu amacıyla Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (SAGEB) kurulmuştur.
Daha sonra yapısı değiştirilerek adı Savunma Sanayii Müsteşarlığı olan kurum, 2000’li yıllara kadar yerli üretim ve off-set projeleriyle beraber ülkelerarası ortak programlara ağırlık vermiştir.
2004 yılı Mayıs ayında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısı, dış kaynaklardan sağlanan hazır alımların terk edilmesi ve milli savunma sanayimizin öncelikli kaynak olarak yapılandırılmasıyla adeta bir dönüm noktası olmuştur.
2017 yılında Cumhurbaşkanlığına bağlanan Savunma Sanayii Müsteşarlığı, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminde yeniden yapılandırılmış ve Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ismiyle çalışmalarına devam etmiştir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın desteği ve kararlı duruşuyla Türk savunma sanayiimiz; SSB koordinasyonunda; ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları, üniversiteleri, geliştirdiği özgün ürünleri ve ihracatıyla ülkemizin en önemli sektörlerinden biri haline gelmiştir.
2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken, bugün bu sayı 750’yi geçmiştir. Bu projelerin yaklaşık yarısı son 5 yılda başlatmıştır.
2002 yılında yaklaşık 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken, bugün, ihale süreci devam eden projelerle 75 milyar doların üzerinde bir büyüklüğe ulaşılmıştır.
2002’de savunma sanayiinde faaliyet gösteren firma sayısı 56 iken, bugün aynı alanda yaklaşık 1500 firma faaliyet göstermektedir.
Aynı tarihlerde yıllık 1 milyar dolar olan ciro rakamı, bugün yılda 10 milyar doları bulmuştur.
2002 yılında yalnızca 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatı, 2021 yılı itibariyle 3 milyar 224 milyon dolarla tarihin en yüksek rakamına ulaşmıştır.
Aynı tarihlerde savunma sanayiinde AR-GE’ye ayrılan bütçe sadece 49 milyon dolar iken, bugün yıllık 1.6 milyar doları geçmiştir.
Türk Savunma Sanayii'nin Başlıca Projeleri
Deniz Projeleri
MİLGEM
Türkiye dünyada savaş gemisi tasarlayan, inşa ve idamesini yapan 10 ülkeden biridir.
Yüzde yüz yerli tasarım, ilk milli savaş gemimiz olan MİLGEM Projesi'nde TCG Heybeliada, TCG Büyükada, TCG Burgazada ve TCG Kınalıada Deniz Kuvvetlerimizin hizmetine sunulmuştur. ADA Sınıfı Korvetlerin devamı niteliğindeki İ-Sınıfı Fırkteynlerin ilki olan MİLGEM Projesinin Beşinci gemisi İSTANBUL’un inşasına başlanmıştır. Fırkateynlerin devamı olacak MİLGEM 6-7-8. Gemilerin ihale süreci başlatılmıştır.