Loading...

KADIN VE TOPLUM

T
oplumsal hayatın her alanında çok önemli rolleri olan kadınlarımız, kadim kültür ve medeniyet mirasımızın vazgeçilmez unsurlarıdır. Sağlıklı bir toplumun; herkesin temel hak, fırsat ve imkânlardan eşit biçimde yararlanmasıyla tesis edilebileceği bir gerçektir. Güçlü ve müreffeh toplumlar ancak mutlu bireylerden oluşan uyumlu aileler ile mümkündür.

Bu gerçeklerden hareketle Türkiye’nin temel hedefi; kadınların sosyo-ekonomik açıdan güçlenmelerini sağlayacak politikalar geliştirmek ve “sıfır tolerans” ilkesiyle yürütülen kadınlara yönelik her türlü ayrımcılık ve şiddetin önlenmesi, kadın erkek eşitliğinin tüm ana plan ve politikalara yansıtılmasıdır.

Bu süreçte, kadınların ve kız çocuklarının toplumsal hayatın her alanında etkin ve güçlü kimliklerle yer almalarını hedefleyen politikalar yürütülmektedir. Kadının güçlenmesi aile ve toplumsal yapının güçlenmesidir. Bu amaçla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü görev yapmaktadır.

Ülke olarak uluslararası platformlarda kadın alanında gerçekleştirilen toplantı ve etkinliklerde üst düzeyde temsil gerçekleştirerek; eğitim, istihdam, sağlık ve karar alma mekanizmalarına katılım gibi kalkınmanın temel alanlarında kadınların konumlarının güçlendirilmesine verilen önem ortaya konmaktadır.

Kadınların güçlenmesi, hak, fırsat ve imkânlardan tam olarak yararlanması ve kadına yönelik şiddetle etkin mücadeleye yönelik çalışmalar tüm ülke düzeyinde yaygınlaştırılmaktadır.

Kadın sorunları, kadın hakları, kadın girişimciliği, kadının ailedeki yeri ve kadın sağlığı gibi konularda çalışmalarını yürüten merkezler kurulmuştur. Üniversitelerde kurulan “Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezlerinin” sayısı 120’ye ulaşmıştır.
Hukuksal Eşitlik
1982 tarihli Anayasanın 10’uncu maddesine göre herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.

Kadın erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesi adına pozitif yükümlülükleri bulunan Türkiye, 1986 yılından beri Birleşmiş Milletlerin (BM) temel insan hakları sözleşmeleri arasında yer alan ve kadın hakları konusunda uluslararası standartları belirleyen ilk sözleşme olan “Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine (CEDAW)”a taraftır. Bu kapsamda; kadınlara yönelik ayrımcılığın önlenmesi konusunda uluslararası yükümlükler titizlikle yerine getirilmektedir.
Kadın ve Eğitim
Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 4. maddesinde eğitim kurumlarının dil, ırk, cinsiyet ve din ayrımı gözetilmeksizin herkese açık olduğu, 8. maddesinde de eğitimde kadın erkek herkese fırsat ve imkân eşitliği sağlanması ifadeleri yer almaktadır.

İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 2. maddesinde de ifade edildiği üzere ilköğretim, öğrenim çağında bulunan kız ve erkek çocuklar için mecburi, devlet okullarında parasızdır. Söz konusu kanunda 2012 yılında yapılan değişiklikle, zorunlu eğitim süresi 4 yıl ilkokul, 4 yıl ortaokul ve 4 yıl lise eğitimini kapsayacak şekilde 12 yıl olarak düzenlenmiştir.

2020/2021 eğitim-öğretim yılı rakamlarına göre okul öncesi eğitimde 3-5 yaş grubunda net okullaşma oranı toplamda %28,35 olup kız çocukları için %28,12; erkek çocukları için ise %28,57’dir.

4-5 yaş grubuna bakıldığında ise söz konusu oranın toplamda %36,79; kız çocukları için %36,50; erkek çocukları için ise %37,07 olduğu görülmektedir. 5 yaş grubunda okullaşma oranına bakıldığında ise toplamda oran %56,89 iken kız çocukları için %56,34, erkek çocukları için ise %57,41’dir.

2020-2021 eğitim-öğretim yılında ilkokul düzeyinde toplam net okullaşma oranı %93,23 olmuştur. Erkek ve kız çocukları için sırasıyla %93,34 ve %93,11 olarak gerçekleşmiştir. Ortaokulda ise net okullaşma oranları toplamda %88,85; erkek ve kız çocukları için sırasıyla %88,95 ve %88,74’tür.

2020-2021 öğretim yılında ortaöğretim kademesinde net okullaşma oranı toplamda %87,79 olmuş, erkek ve kız çocukları için ise sırasıyla %88,05 ve %87,93 olarak gerçekleşmiştir.

2005-2006 yılında %18,85 olan toplam yükseköğretim net okullaşma oranının 2020-2021 öğretim yılında %44,41’e yükseldiği görülmektedir. Kadınlar açısından bu oran 2005-2006 yılında %17,41 iken 2020-2021 öğretim yılında %48,46’ya yükselmiştir.

Eğitim konusunda Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) başta olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarca Taşımalı İlkokul, Ortaokul ve Ortaöğretim Uygulaması, Bursluluk Hizmetleri ve Şartlı Eğitim Yardımı, İlkokullarda Yetiştirme Programı (İYEP), Okuryazarlık Seferberliği gibi faaliyetler yürütülmektedir.

Turizm Ülkesi Türkiye
Geleneksel Sanatlar
Tiyatro
Türk Mutfağında Öne Çıkan Lezzetler
Kadın ve Çalışma Yaşamı
Kadınların çalışma hayatına girişi ve çalışma hayatında güçlenmesini destekleyen iş gücü piyasasının gelişmesinde etkin bir Türkiye modeli oluşturmak, ülkemizin öncelikli konuları arasında yer almaktadır. Nitekim gerek yasal gerekse politika düzeyinde konuya ilişkin önemli düzenlemeler gerçekleştirilmiş olup etkili proje ve faaliyetler hayata geçirilmektedir.

Yasal alanda, çalışma hayatında kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadın istihdamının desteklenmesi, iş ve aile yaşamının uzlaştırılması amacıyla önemli düzenlemeler yapılmıştır.

Kadınların ekonomik hayata katılımlarına ilişkin politika düzenlemeleri kapsamında ise; 11. Kalkınma Planı’nın (2019-2023) kadın bölümünde, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı önlemek, kadınların toplumsal hayatın tüm alanlarında hak, fırsat ve imkânlardan eşit biçimde yararlanmalarını ve güçlenmelerini sağlamak temel amaç olarak belirlenmiştir.

Söz konusu hedeflere ulaşılması için kadın girişimciliğinin, kadın kooperatiflerinin desteklenmesi, kadınların iş gücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda eğitilmesi ve kız çocuklarının yeni gelişen meslek alanları göz önünde bulundurularak fen, teknoloji, mühendislik, matematik alanlarındaki mesleklere yönlendirilmesi gibi tedbirlere yer verilmiştir.

Ülkemizde kadınların iş gücü piyasasındaki durumu incelendiğinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre (15+ yaş), 2021 yılında kadın iş gücüne katılım oranının %32,8 ve istihdam oranının %28 olduğu görülmektedir.

Türkiye’de kadının güçlenmesi konusunda ulusal mekanizma olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca uygulamaya konulan ve 2018-2023 yıllarını kapsayan “Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı” hazırlanmıştır. Uygulama düzeyinde ise; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülen “Türkiye’de Kadın-Erkek Eşitliğine Duyarlı Planlama ve Bütçelemenin Uygulanması Projesi”, “Geleceğini Kuran Genç Kadınlar Projesi”, “Finansal Okuryazarlık ve Kadınların Ekonomik Güçlenmesi Seminerleri”, “Türkiye’nin Mühendis Kızları Projesi”, “Kadınların Kooperatifler Yoluyla Güçlendirilmesi Projesi” ve ilgili kurum, kuruluş, özel sektör iş birliğinde gerçekleştirilen diğer çalışmalar ile kadın istihdamına yönelik farkındalık oluşturulmasına ve kadınların iş gücüne katılımının artırılmasına katkı sunulmaktadır.
Kadın ve Sağlık
Türkiye’de yaşam kalitesi ile ilgili istatistiklerde son yıllarda ciddi ilerlemeler görülmektedir. Yaşam kalitesi ile ilgili göstergelerden biri olan doğuşta beklenen yaşam süresine ilişkin olarak 2019 yılı TÜİK verilerine göre, doğuşta beklenen yaşam süresi erkeklerde 75,9 iken kadınlarda 81,3’tür.

Türkiye’de 1963 yılından bu yana ülkeyi temsil eden örneklem üzerinde her beş yılda bir, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları (TNSA) yapılmaktadır. Bu araştırmaların sonuncusu 2018 yılında yapılmıştır.

2018 TNSA sonuçlarına göre toplam doğurganlık hızı 2,3’dür. TÜİK verilerine göre ise 2020 yılında toplam doğurganlık hızı 1,76 olarak gerçekleşmiştir.

Türkiye’de tüm anne ölümleri, 2007 yılından bu yana “Anne Ölümleri Veri Sistemi” ile izlenmeye başlamıştır. 2019 yılı verilerinin İBBS-1’e göre dağılımı, anne ölüm oranının yüz binde 2,9 (Batı Anadolu) ile yüz binde 24,4 (Orta Anadolu) arasında değiştiği görülmektedir.

Ayrıca Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2018 yılı hesaplanan anne ölüm oranı yüz binde 13,6 iken 2019 yılı verilerine göre bu oran 13,1’dir.

Anne ölümlerinin önlenmesi ve kadınların insan hakları bağlamında temel sağlık hizmetlerinden yararlanmalarının temel ölçütlerinden birini de doğum öncesi bakım hizmetlerinden yararlanmaları oluşturmaktadır.

2013 TNSA’ ya göre %97,3 olan doğum öncesi bakım alma oranının, 2018 TNSA’da %96,5 olduğu görülmektedir. TNSA 2018’e göre en yaygını %93,6 ile doktordan alınan bakımdır.
Üniversitelerde
kurulan
“Kadın Sorunları
Araştırma ve
Uygulama
Merkezlerinin”
sayısı 120’ye ulaşmıştır. 
Siyaset ve Karar Alma Mekanizmalarına Katılımda Kadın
Türkiye Cumhuriyetinde, kadınlar dünyadaki pek çok ülkeden önce, 1930 yılında yerel seçimlerde, 1934 yılında da milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını erkeklerle eşit bir biçimde elde etmişlerdir.
2002 Genel Seçimlerinde, Parlamentodaki kadın milletvekili sayısı 24, kadın temsil oranı %4,4 iken; 2007’de milletvekili sayısı 50’ye, temsil oranı ise %9,1’e yükselmiştir. 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinde ise Parlamentodaki kadın milletvekili sayısı 79’a yükselmiş, sayı oransal olarak da %14,4’e tekabül etmiştir.
7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde ise kadın milletvekili sayısı 98, temsil oranı %17,82 olarak gerçekleşmiştir. 1 Kasım 2015 Genel Seçimlerinde ise kadın milletvekili sayısı 81, Parlamentodaki kadın temsil oranı %14,73’tür.
Son olarak; 24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinde Parlamentodaki kadın milletvekili sayısı 104, temsil oranı %17,45 olarak gerçekleşmiştir. 24 Haziran 2018 seçimi ile uygulamaya konulan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminde kabinede 1 kadın Bakan (%5,88) görev yapmaktadır. 
Bunun yanı sıra; kadınlar bürokraside liderlik pozisyonlarında bakan yardımcılığı, vali, kaymakam, genel müdür, büyükelçi gibi birçok önemli görev üstlenmektedir.
2019 TÜİK verilerine göre, doğuşta beklenen yaşam süresi erkeklerde 75,9 iken kadınlarda 81,3'tür.
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele
Türkiye Cumhuriyeti’nin kadınların ilerlemelerine ve güçlenmelerine ilişkin olarak günümüzde alınan bütün kararlar ve uygulanan politikalar zengin tarihsel deneyiminin temelinde şekillenmiştir.

Kadın alanında gerçekleştirilen çalışmalar “kadının güçlenmesi” ve “kadına karşı ayrımcılık ve şiddeti önlemek” olmak üzere iki koldan yürütülmektedir.

Kadına karşı ayrımcılık ve kadına yönelik şiddet günümüzün en yaygın insan hakları ihlallerinden birisi olmakla birlikte; kadınların onuruna, bedensel ve ruhsal bütünlüğüne ailelere, toplumlara ve gelecek nesillere ciddi anlamda zarar veren bir olgudur.

Ülkemizde, kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmaları, günümüzde ilgili tüm tarafların da destek ve iş birliğini sağlayarak devletin sorumluluğunu üstlendiği bir konu olmuştur. Ülkemiz kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve mağdurların korunması amacıyla her alanda yasal ve idari tedbirler alarak “sıfır tolerans” ilkesiyle topyekûn bir mücadele başlatmıştır. Bu kapsamda “6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” çıkarılmıştır. Söz konusu Kanun ile herhangi bir ayrım içermeyecek şekilde şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan tüm kadınlar, çocuklar, diğer aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurları Kanun kapsamına dâhil edilmiş; şiddet kavramı ve sınırları yeniden tanımlanmıştır.

Ayrıca çok yönlü, bütüncül ve disiplinler arası bir yaklaşımla ulusal eylem planları oluşturulmaktadır. 2007 yılında yürürlüğe giren Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı ile başlayan süreç 2021-2025 yıllarını kapsayan “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı” ve günümüzde kadına yönelik şiddetle mücadelede benimsenen kamu politikalarının temellerini ortaya koymaktadır.

Kadına yönelik şiddetle mücadele plan, programlar dâhilinde sürdürülmekle birlikte şiddet mağdurlarının başvurabileceği, talepleri halinde barınabilecekleri mekanizmalar da mevcuttur.

Örneğin, 6284 sayılı Kanun dayanak alınarak kurulmuş olan “Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM)”; şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin bir biçimde uygulanmasına yönelik güçlendirici ve destekleyici danışmanlık, rehberlik, yönlendirme ve izleme hizmetlerini yedi yirmi dört esasına uygun olarak yürüten sosyal hizmet kuruluşlarıdır.

Diğer yandan ilçe düzeyinde sosyal hizmet müdahalesi ve takibini sağlamak üzere, kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği içinde hizmet sunmak amacıyla 386 Sosyal Hizmet Merkezi bünyesinde “Şiddetle Mücadele İrtibat Noktaları” oluşturularak; 6284 sayılı Kanun kapsamında şiddet mağdurlarına yönelik tedbirlerin takip ve izlenmesi, psiko-sosyal destek başta olmak üzere rehberlik, danışmanlık ve yönlendirme hizmetleri sunulmaya başlanmıştır. ŞÖNİM kurulduğu günden bugüne kadar 969 bin 331 kadın, 80 bin 962 erkek, 115 bin 923 çocuk olmak üzere toplam 1 milyon 166 bin 216 kişi bu hizmetten yararlanmıştır. ŞÖNİM bünyesinde; koordinasyon hizmetlerinin yanı sıra, psiko-sosyal, hukuki, eğitim, sağlık destek ve çağrı destek hizmetleri de sunulmaktadır.

Ülke genelinde toplam 613 kurumsal hizmet birimi (81 ŞÖNİM, 386 Sosyal Hizmet Merkezi Şiddetle Mücadele İrtibat Noktaları, 149 Kadın Konukevi) 7/24 esasıyla vatandaşların hizmetinde olmaya devam etmektedir.
Turizm Ülkesi Türkiye
Geleneksel Sanatlar
Tiyatro
Türk Mutfağında Öne Çıkan Lezzetler
Kadın Konukevi Hizmetleri
Kadın konukevlerinde kadınların ve beraberindeki çocuklarının şiddetsiz bir ortamda, yaşadıkları travma ile başa çıkabilmeleri, güçlenmeleri ve yeniden sağlıklı ilişkiler sürdürebilmelerine destek olmak üzere mesleki çalışmalar yürütülmektedir. Mesleki çalışmalar ve değerlendirmelerle birlikte kadın ve çocuklara doğrudan ya da ilgili kuruluşlara yönlendirmek suretiyle barınma, psiko-sosyal destek, hukuki destek, tıbbi destek, ekonomik destek, mesleki destek, eğitim desteği, çocukları için kreş, rehberlik ve yönlendirme vb. alanlarında hizmet sunulmaktadır.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı 81 ilde 112 kadın konukevi 2.779 kapasite, yerel yönetimlere bağlı 33 kadın konukevi 735 kapasite, Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne bağlı 3 kadın konukevi 90 kapasite, sivil toplum kuruluşlarına bağlı 1 kadın konukevi 20 kapasite olmak üzere ülke genelinde toplam 149 kadın konukevi, 3.624 kapasite ile hizmet vermektedir. Bu konukevlerinde 328 bin 276 kadın ve beraberindeki 192 bin 414 çocuk olmak üzere toplam 520 bin 690 kişiye hizmet verilmiştir.

Hizmet alan kadınların istihdama katılımının sağlanması ve kendilerine yeterli hale gelmelerini desteklemek amacıyla İş ve İşçi Bulma Kurumu (İŞKUR) ile iş birliği kapsamında her ay iş kulübü eğitimleri verilmektedir. Bununla birlikte kadınlar, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda İŞKUR’un, Belediyelerin ve Milli Eğitim Bakanlığının düzenlediği kurslara da katılabilmektedir.

Eğitim-öğretimini tamamlamak isteyen veya okuma-yazma bilmeyen kadınlar için Halk Eğitim Merkezleri kanalıyla eğitim çalışmaları yürütülmektedir.

Ayrıca konukevlerinde mesleki personelimiz tarafından kadın ve beraberindeki çocukları ile farkındalık ve bilinçlendirmeye yönelik eğitim faaliyetleri düzenlenmektedir. Hizmet alan kadınlara; şiddet-şiddet türleri, kadın-erkek eşitliği, etkili iletişim, etkili ebeveynlik, kadın hakları, duygularını tanıma ve anlamlandırma vb. konularda; çocuklara da çocuk hakları, etkili ders çalışma teknikleri, zaman yönetimi, stresle baş etme, değerler eğitimi vb. farkındalık ve bilinçlendirmeye yönelik eğitimler verilmektedir. Kadınların Finansal Okuryazarlık ve Bilişim Teknolojileri Kapsamında Güçlenmesi, Sıfır Atık Yönetim Sistemi Kurulumu, Yeşilay ile Bağımlılık Farkındalık eğitimleri de düzenli olarak verilmektedir.

Çocukların gelişimsel değerlendirilmeleri konukevinde görevli çocuk gelişimciler tarafından yapılmakta ve konukevlerinde bulunan çocuk ünitelerinde çocukların gelişim basamaklarına uygun bireysel ve grup eğitimleri ile desteklenmeleri sağlanmaktadır.


Çocuklara yönelik bir diğer hizmetimiz ise kreş hizmetidir. Kuruluşlarımızda kalan 0-6 yaş arasındaki çocuklar, Bakanlığımıza bağlı özel kreş ve gündüzlü bakımevlerinin kontenjanından faydalandırılarak ücretsiz kreş desteği sağlanmaktadır. Düzenli geliri bulunmayan kadın ve beraberindeki okul çağındaki çocuklarına yönelik harçlık düzenlenmekte olup, ihtiyacı olduğu belirlenen kadın ve çocuklara giyim yardımı yapılmaktadır.


“BENİM TÜRKİYEM”

Siz de sizin gözünüzden Türkiye'yi anlatarak bize katkıda bulunabilirsiniz.