Türkiye’nin İnsani Yardım Hafızası: Kızılay
İ
nsani yardımlar; “Afet ve çatışma gibi insani krizler sonrası ihtiyaçların giderilmesi ve bu krizlerin hiç yaşanmaması için yürütülen çalışmalar” şeklinde tanımlanırken insan ızdırabını dindirmek ve insan onurunu korumak için yürütülen çok aktörlü ve çok boyutlu süreçlerdir. Bu süreçlerde afet ve kriz risklerinin azaltılması, afete veya krize maruz kalan kişilerin iyileştirilmesi noktasında birey, toplum ve kurumlar düzeyinde önemli sorumluluklar vardır.
Osmanlı dönemine dayanan tarihsel kökleriyle özellikle 1990 sonrası hızlanan ve 2000’li yıllarla birlikte daha da gelişen uluslararası insani yardım çalışmaları, Türkiye’yi küresel bir insani yardım aktörü biçiminde konumlandırmıştır. Kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve bireyler tarafından yürütülen bu çalışmalar, insani öncelikler göz önüne alınarak yürütülmektedir. İhtiyaç sahibinin ten rengine, etnik kökenine, dinine, diline bakmaksızın yardım ulaştırmayı görev edinen Türkiye’nin insani yardım aktörleri, dünyanın dört bir köşesinde farklı alanlarda ve yoğunluklarda çalışmaktadır. Bu bağlamda Türkiye 2014’ten itibaren dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ve 2016’dan beri dünyada millî gelire oranla en fazla uluslararası yardım yapan ülkedir. Dünya İnsani Zirvesi’nin 2016’da Türkiye’de yapılması da bu konumunun insani diplomasi alanındaki diğer bir yansımasıdır.
Kızılay’ın Kuruluşu
Türkiye’nin insani yardım çalışmalarında Türkiye Kızılay Derneğinin önemli bir yeri vardır. 1868’de kurulan Kızılay, “iyiliğin amiral gemisi olma” hedefiyle kamu otoriteleriyle eş güdüm hâlinde bağışçıları ve gönüllülerinin desteğiyle insani yardım çalışmalarına devam etmektedir. Bu durum Kızılay'ı Türkiye’nin insani yardım hafızasının geçmişten bugüne taşıyıcısı konumuna oturtmaktadır.
Türkiye Kızılay Derneği, 11 Haziran 1868’de yaralı ve hasta askerlere destek olmak üzere “Mecruhin ve Mardayı Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti” adıyla kurulmuştur. Kızılay; 1877’de “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti”, 1923’te “Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti”, 1935’te “Türkiye Kızılay Cemiyeti” ve 1947’de “Türkiye Kızılay Derneği” adıyla faaliyet göstermiştir. Bugün “Türkiye Kızılay Derneği”, “Kızılay” veya “Türk Kızılay” adlarını kullanan derneğin genel merkezi Ankara’dadır.
Kurumsal Yapısı, Temel İlke-Görevleri ve Alanı
Kızılay, faaliyetlerini bir dizi mevzuat ve etik ilkeler çerçevesinde sürdürmektedir. Türkiye Kızılay Derneğinin uluslararası hukuki statüsü, Cenevre Sözleşmesi ve Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketinin hukuki metinleriyle belirlenmiştir.
Kızılay'ın Türk hukuk sisteminde tabi olduğu başlıca mevzuat Türk Medeni Kanunu, Dernekler Kanunu ve Dernekler Yönetmeliği’dir. Onursal Başkanı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’dır.
Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü'ne göre Kızılay'ın görevleri; silahlı çatışma, sosyal hizmet ve insani yardım, afet ve güvenli yaşam, sağlık, kan, gençlik hizmetleri, kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehlikelere dair görevler şeklinde gruplandırılmıştır. Tüzük’te de belirtildiği üzere Kızılay “silahlı çatışmalar, doğal afetler, salgınlar ve olağanüstü durumlar karşısında toplumsal dayanıklılığı artırmak, her koşulda, yerde ve zamanda, ayrım yapmaksızın korunmasız insanlara yardım etmek, insan hayatını ve sağlığını korumak, açlık, yoksulluk ve yoksunlukla mücadele etmek, daha yaşanabilir bir çevre oluşturulmasına katkıda bulunmak, birey ve toplumun nitelikli eğitimine destek vermek ve insanlar arasında karşılıklı anlayışı, dostluğu, saygıyı, iş birliğini ve sürekli barışı geliştirmeye destek olarak insan onurunu korumak” amacıyla kurulmuştur.
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketinin 7 temel ilkesi olan “insanlık, ayrım gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık, gönüllü hizmet, birlik, evrensellik” ilkelerinin yanı sıra “şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk, adalet ve eşitlik” ilkeleri çerçevesinde faaliyetlerini sürdüren Kızılay küresel insani yardım ekosisteminin önemli bir aktörüdür.
Kızılay, yukarıda sayılan alanlarda yürüttüğü çalışmaları kapsamında 2021’de Türkiye’de 38.475.909 kişiye, uluslararası alanda 8.550.000 kişiye hizmet ulaştırmıştır. 2021 itibarıyla 13.000'i aşkın çalışanı ve 180.000'i aşkın gönüllüsüyle ulusal ve uluslararası yardım çalışmalarına katılan Kızılay’ın temel gelir kaynakları bağışlar ve uluslararası fonlardır. Kızılay, faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini, finansal istikrarını ve güvenliğini sağlamak amacıyla tamamı kuruma ait olan ve gelirlerinin tümü kendisine aktarılan Kızılay Yatırım yapısı altında bir dizi ticari faaliyet de yürütmektedir.
Savaş hukuku alanı, Kızılay'ın uluslararası insani yardım alanındaki önemli bir rolünü işaret eder. Buna göre Kızılay, Cenevre Sözleşmesi’nin ilgili hükümleri uyarınca savaş dışı kalmış, muharip vasfını yitirmiş hasta, yaralı askerlerle sivillere yönelik tıbbi çalışmalar, savaş esirlerine ve alıkonulanlara yönelik yardım ve haberleşme desteği çalışmaları ve yerlerinden edilmiş insanlara yönelik insani yardım çalışmaları konularında görev ve sorumlulukları vardır. Kızılay bu rollerini uluslararası hukukun kendisine verdiği haklar çerçevesinde kamu kurumlarıyla koordineli şekilde yürütmektedir. Beyaz zemin üzerinde karşıdan bakışta sola doğru açık, “kırmızı hilal”le tanımlanan Kızılay amblemi uluslararası sözleşmeler gereğince koruma altındadır. Çatışma hâlinde Cenevre Sözleşmeleri hükümlerine uygun şekil ve şartlarda Kızılay amblemi taşıyan personel, araç, gereç, malzeme, tesis ve bunun gibi unsurlara yapılan saldırılar, uluslararası hukuk hükümleri uyarınca cezalandırılır.