Loading...

AR-GE ALANINDAKİ GELİŞMELER

Ülkemizin Kritik İhtiyaçları Doğrultusunda Nitelikli Bilgi Üretimi 
S
anayi ve Teknoloji Bakanlığı liderliğinde ortaya konan “2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi” ile sanayi ve teknolojide atılacak adımlar “Yüksek Teknoloji ve İnovasyon”, “Altyapı”, “Beşeri Sermaye”, “Girişimcilik” ve “Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi” olmak üzere 5 ana bileşen altında ortaya konulmuştur. İnşa edilen bu politika ile Türk sanayi yeni bir döneme girmiştir. Bu kapsamda hedef, ülkemizi katma değerli ve yüksek teknolojili üretimde global bir üs hâline getirmek olarak belirlenmiştir. Bu hedefe ulaşmak için de planlı sanayi altyapısından iş ve yatırım ortamına, AR-GE ve teknoloji ekosisteminden nitelikli insan kaynağına, KOBİ’ler ve girişimcilikten bölgesel kalkınmaya kadar birçok alanda akılcı ve etkili politikalar uygulanmaktadır.

Yüksek teknoloji ve inovasyon Türk sanayi için kilit kavram kabul edilmiş ve bu noktada Türk sanayine ivme kazandıracak altyapı, üstyapı ve insan kaynağı noktasında atılımlar gerçekleştirilmiştir. 2022 yılı itibarıyla araştırma ve geliştirmenin lokomotifi olan “teknoparkların sayısı 92’ye, devlet destekli AR-GE merkezlerinin sayısı 1244’e, tasarım merkezlerinin sayısı ise 324’e” yükselmiştir. Türkiye’nin en büyük teknokenti olan “Bilişim Vadisi” 215 firmaya ve 2.411 personele ulaşmıştır. Ayrıca Bilişim Vadisi’nin ek alanı olan Bilişim Vadisi İzmir’in temelleri atılmıştır.

Bu yatırımlarla birlikte Türk sanayinin AR-GE kabiliyetleri artmış Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan “küresel en çok AR-GE harcaması yapan 2.500 firmanın listelendiği AR-GE Puan Tablosunda 2021 yılında 7 firmamız” yer almayı başarmıştır.

Araştırma ekosistemimizde akademik çalışmaların çıktıları açısından bakıldığında ise, 2021 yılında uluslararası endeksli dergilerde yaklaşık 49 bin Türkiye kaynaklı bilimsel yayın yayımlanmıştır. Ülkemiz toplam yayın sayısına göre 2021 yılında tüm dünyada 17. sıradadır. Ülkemiz kaynaklı yayınların yaklaşık yarısı en fazla atıf alan %50’lik dilimde yer almaktadır. Bu dilimde yer alan yayınlarının kaliteleri dünya çapında tüm yayınların ortalama kalitesinden daha yüksektir.
Üniversitelerimiz, bilgi üretme ve araştırma yapma fonksiyonlarıyla ülkemizin uluslararası alandaki rekabetçiliği açısından AR-GE ve yenilik ekosistemindeki en önemli aktörlerdendir. Üniversitelerin bahse konu ekosistemindeki rollerinin güçlendirilmesi ve üniversitelerdeki araştırmacı sayısının ve niteliğinin artırılması kritik öneme haizdir. Bu doğrultuda son 20 yılda ülkemizde bir taraftan kademeli bir biçimde ülke geneline üniversitelerimizin yaygınlaştırılması sağlanmış olup üniversitelerimizin sayısı 209’a çıkarılmış; diğer taraftan da üniversitelerimizin kalite odaklı gelişimini sağlamak üzere çok çeşitli politikalar hayata geçirilmiştir. Üniversitelerimizdeki toplam öğretim elemanlarına yani eğitim öğretim ve araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunan elemanlarına bakıldığında, son on yılda 102.682 olan öğretim elemanları sayısı yüzde 80 artarak 181 bini geçmiş bulunmaktadır. Bu açıdan ülkenin beşerî sermayesini yetiştiren öğretim elemanı kadrosunda son on yılda önemli bir artış olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca üniversitelerimizde kalite odaklı gelişimi sağlamak üzere, Yükseköğretim Kurulu tarafından yükseköğretimde Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesi, nitelikli bilgi ve nitelikli insan gücü oluşturmak için 100/2000 Doktora Projesi, Hedef Odaklı Uluslararasılaşma Projesi, Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi, Açık Bilim ve Açık Erişim Projesi, Geleceğin Meslekleri Projesi, YÖK Gelecek Projesi, YÖK Anadolu Projesi, YÖK Sanal Laboratuvar Projesi yürütülmektedir. Ülkemizin öncelikli hedefleri ve alanları çerçevesinde nitelikli bilgi üretmek, disiplinlerarası çalışmaları ve iş birliklerini teşvik etmek, doktoralı araştırmacı insan sayısını artırmak, uluslararası iş birliklerini güçlendirmek ve üniversitelerimizi uluslararası alanda daha görünür kılmak maksadıyla Yükseköğretim Kurulu tarafından başlatılan “Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı” kapsamında 20 devlet 3 vakıf olmak üzere toplam 23 “Araştırma Üniversitesi” bulunmaktadır. Araştırma üniversitelerinin yanı sıra üniversitelerin kalkınmadaki rollerine binaen “bölgesel kalkınma odaklı üniversiteler” tasnifi yapılmak suretiyle bir kısım üniversitelerimiz Anadolu’nun muhtelif şehirlerinde bölgesel kalkınmaya destek vermek amacıyla seçilmiş ve bu alanda uzmanlaşmaya başlamışlardır.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı liderliğinde ve TÜBİTAK bünyesinde milli teknoloji hamlesi seferberliğine ve Türkiye yeni ekonomi modeline katkı verecek ve ülkemize ışık tutacak AR-GE ve yenilik projeleri desteklenmeye devam edilmektedir. “Milli araştırma kurumumuz TÜBİTAK” araştırma ve geliştirme noktasında kapsamlı destekler sağlamaktadır. 2021 yılında TÜBİTAK destek ve burs programları kapsamında toplam 13.198 proje ve 24.257 kişiye 2022 sabit fiyatlarıyla 3,1 Milyar TL destek verilmiştir. Bu proje/kişilerin programlara göre dağılımı aşağıda verilmektedir:
2021 yılında özel sektöre yönelik yürütülen destek programları kapsamında 3.943 projeye 2022 sabit fiyatlarıyla 1,1 Milyar TL destek verilmiştir.
2021 yılında akademiye ve kamuya yönelik destek programları kapsamında 3.720 projeye 2022 sabit fiyatlarıyla 1,5 Milyar TL destek verilmiştir.
2021 yılında bilim insanlarına yönelik destek programları kapsamında 24.257 gencimize ve bilim insanımıza 2022 sabit fiyatlarıyla 549,84 Milyon TL destek sağlanmıştır.
2021 yılında bilim ve toplum destekleri kapsamında 5.535 projeye 2022 sabit fiyatlarıyla 50 Milyon TL destek sağlanmıştır.
Tüm bu destekler sağlanırken ülkemizin ihtiyaçlarına yenilikçi yöntemlerle bilimsel çözümler üretilmesine yönelik “birlikte başarma” ve “birlikte geliştirme” yaklaşımı benimsenmiştir. Bu bağlamda, özellikle 2018 yılından bu yana büyük ölçekli platform ve ağ destekleri yürütülmektedir. “Yüksek Teknoloji Platformları Desteği ve Sanayi ve Yenilik Ağ Mekanizması (SAYEM)” ile kamu, üniversite ve sanayiyi; ülkemizin ihtiyaçlarına yönelik birlikte harekete geçirme imkânı oluşturmuştur. Hâlihazırda 8 Yüksek Teknoloji Platformunda 23 özel sektör kuruluşu, 19 üniversite, 4 araştırma altyapısı ve 2 kamu AR-GE merkezi birlikte çalışmaktadır. Desteklenmiş olan Sanayi Yenilik Ağları kapsamında desteklediğimiz 4 platformda ise 41 özel sektör kuruluşu, 18 üniversite ve 5 kamu araştırma merkezi yer almaktadır. Platformlar altında kanserde hedefe özgü ilaç, yüksek verimli silisyum tabanlı güneş hücresi üretimi, nanomalzemeler, aviyonik ekran teknolojileri, hücresel tedavi ürünleri ve klinik uygulamalar, MR ve Mobil X-Ray görüntüleme sistemleri, akıllı evler, akıllı şehirler eklemeli imalat gibi alanlara odaklanan projeler yürütülmektedir.

Ayrıca üniversiteler bünyesinde nitelikli insan kaynağı ve modern teknoloji ile donatılmış araştırma altyapılarının, ülkenin ihtiyaç duyduğu kritik teknolojilerde kamu ve özel sektörün AR-GE çözüm ortağı olacak şekilde daha etkin kullanımını ve sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla “6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun” 2014 yılında yürürlüğe konulmuştur. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından TÜBİTAK’ın sekretarya hizmeti ile yürütülmekte olan süreç kapsamında nanoteknoloji, MEMS teknolojileri, biyoteknoloji (aşı ve ilaç araştırmaları ile kanser araştırmaları), hızlandırıcı teknolojileri (malzeme teknolojileri başta olmak üzere), deniz hukuku araştırmaları alanlarında faaliyet gösteren hâlihazırda 7 araştırma altyapısı bulunmaktadır.

“Araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesi ve girişimcilik süreçlerine özel önem vererek özel sektör kuruluşlarına sağlanan destekler kapsamında da "birlikte iş yapma" ve "birlikte başarma" yaklaşımı” esas alınmaktadır. “TÜBİTAK Sipariş AR-GE Destek Programı” ile teknolojiye ihtiyaç duyan firmalar ile teknolojiyi geliştiren KOBİ’ler bir araya getirilmektedir. Haziran 2022 itibarıyla 170 proje desteklenmiş olup, sözleşmesi imzalanan projelerde hâlihazırda 272 farklı firma iş birliği yapmaktadır. “TÜBİTAK Patent Tabanlı Teknoloji Transferi Desteği” (Patent Lisans) ile şu ana kadar toplam değeri 38 Milyon TL olan 50 ulusal ve 26 uluslararası patentle korunan 50 teknolojinin sanayiye aktarılmasına destek sağlanmıştır. Üniversitelerdeki bilgi birikiminin sanayi ihtiyaçları doğrultusunda ölçeklenebilir ürün veya süreç prototiplerine dönüştürülmesine yönelik akademi-özel sektör ortaklıkları TÜBİTAK Üniversite-Sanayi İş birliği Destek Programı aracılığıyla desteklenmektedir. Girişimcilik ayağında ise Türkiye’nin teknoloji tabanlı girişimci ekosistemi, Türkiye’nin büyümesine öncülük etmektedir. Büyük ve güçlü Türkiye yolundaki en büyük avantajımız cesur girişimcilerdir. Bu noktada, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, KOSGEB, kalkınma ajansları, TÜBİTAK gibi kuruluşlar bünyesinde girişimcilere yönelik finansal destekler” verilmektedir. “Teknoparklar, kuluçka merkezleri ve TEKMER” gibi yapılarla yenilikçi iş fikirlerinin ticarileşmesi sağlanmaktadır. İşletme, üniversite, yatırımcı ve araştırma altyapıları ile girişimciler arasında etkin bir iş birliği ortamı tesis ederek “start-up”ların finansmana erişimleri kolaylaştırılmaktadır. “TechinvesTR, Teknoloji ve İnovasyon Fonu, Bölgesel Kalkınma Fonu, İstanbul Bölgesel Girişim Sermayesi Fonu, Bilişim Vadisi Girişim Sermayesi Yatırım Fonu” gibi girişim sermayesi fonları ile girişimciler desteklenmektedir. Yenilikçi iş fikirlerinin teknoloji tabanlı başlangıç firmaları aracılığıyla katma değeri yüksek ürün ve hizmetlere dönüştürülmesi amacıyla “TÜBİTAK Girişimcilik Destek Programı (BİGG)” yürütülmektedir. Destek kapsamında bugüne kadar 1.902 girişimci iş fikrini gerçekleştirmiş, girişimcilere 2022 sabit fiyatlarıyla 476 Milyon lira hibe sağlanmıştır. Bu şirketlerimiz son 5 yıl içerisinde toplam 958 Milyon TL yurt içi ve yurt dışı satış yapmış olup, satış gelirinin %23’ü yurt dışı satışlardan elde edilmiştir. Ayrıca girişimcilerin iş geliştirme ve yenilik kapasitelerini artırmaya yönelik TÜBİTAK aracılığıyla KOBİ’lere yönelik mentorlük arayüzleri geliştirilmekte ve mentorlük desteği sağlanmaktadır. KOBİ’lere sağlanan mentorlük desteği kapsamında 2021 yılı itibarıyla 319 KOBİ ile mentor eşleşmeleri tamamlanarak mentorlük hizmet süreci başlamıştır.
Diğer taraftan “gelişen girişimci ekosistemi ile 2021 yılında Türkiye en çok yatırım yapılan 10 Avrupa ülkesinden biri” olmuştur. Avrupa’da en çok yatırım alan şehirler arasında İstanbul 13. sırada yer almaktadır. Bu noktada önemli bir başarı hikâyesi yazılmaktadır. Türkiye girişimcilik ekosistemi devlet destekleri, altyapıları ve nitelikli insan kaynağı ile yoluna büyük bir kararlılıkla devam etmektedir. 2022 yılı itibarıyla “Türkiye’de 6 unicorn” bulunmaktadır. 2023 yılı hedefi olan 10 Türk unicorn çıkarma hedefine adım adım ilerlemektedir.

KOSGEB tarafından da ülkemizdeki KOBİ’ler tarafından gerçekleştirilen AR-GE faaliyetlerinin ticarileştirilmesine ve teknoloji tabanlı yatırımlarına yönelik çalışmalar desteklenmektedir. Yenilikçi, teknolojik ve katma değeri yüksek ürün üreten, bu ürünleri uluslararası pazarlara taşımak isteyen ve ihracat odaklı çalışan KOBİ’lere yönelik yürütülmekte olan “KOSGEB Teknoyatırım Destek Programı” ile, teknoloji tabanlı ürünlerin üretimi ve ticarileştirilmesine yönelik yatırım projeleri için 2021 yılında 99 işletmeye 90 Milyon TL destek ödemesi yapılmıştır. Ülkemiz için kritik öneme sahip ve gelecek potansiyeli yüksek ürünlerin ülke içinde üretim kapasitenin geliştirilmesi hedefiyle yürütülen “KOSGEB Stratejik Ürün Destek Programı” ile orta-yüksek ve yüksek teknoloji seviyeli sektörlerdeki katma değeri yüksek ürünlerin üretimini artırmaya yönelik yapılacak yatırım projeleri kapsamında ise 2021 yılında 43 işletmeye 35 Milyon TL destek sağlanmıştır. Ayrıca “KOSGEB AR-GE, Ür-Ge ve İnovasyon Destek Programı” kapsamındaki projelerden %47’si olan 695 ürünün ticarileştirilmesi sağlanmış, Teknoyatırım ve Stratejik Ürün Destek Programları kapsamında desteklenen projelerden 110’u başarıyla tamamlanmıştır. KOSGEB aracılığıyla işletmelere; 50 bin TL’ye kadar Sınai Mülkiyet Hakları, 150 bin TL’ye kadar Belgelendirme, 100 bin TL’ye kadar ise Test ve Analiz destekleri verilmektedir.

Kritik teknolojileri, yerli ve millî imkânlarla üretmek amacıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından “Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı” hayata geçirilmiştir. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı, Türkiye’de katma değerli üretimin artırılması amacı doğrultusunda, Bakanlık ve bağlı/ilgili kuruluşları tarafından sağlanan destek ve teşviklerin tek pencereden yönetilerek orta-yüksek ve yüksek teknoloji seviyeli sektörlere yoğunlaştırılmasına yönelik özel bir programdır. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı ile belirlenen 919 kritik teknolojinin üretimi Türkiye’de gerçekleştirilirken Türkiye’nin orta-yüksek ve yüksek teknolojili pazar payı artmaktadır. Pilot sektör olan makine sektöründe 20 ürün 2 milyar lira bütçe ile desteklenmektedir. Mobilite sektöründe kabul edilen 31 projenin AR-GE büyüklüğü 161 Milyon TL, üretime yönelik yatırım harcaması büyüklüğü 3,45 Milyar TL ve toplam proje büyüklüğü 3,6 Milyar TL düzeyinde oluşmuştur. Diğer sektörlere yönelik çağrılara da sırasıyla çıkılmaktadır. Burada hedef yeni teknoloji ürünlerinin üretimiyle birlikte 50 milyar dolarlık ithalatın önüne geçerek Türkiye’nin dış ticaret açığının düşürülmesidir.

Uluslararası alanda ise, ülkemizin “Ufuk 2020 Çerçeve Programı altında sergilediği güçlü performans ile ekosistemimiz 955 projede başarı göstermiş olup, toplam 297,6 milyon Avro” almıştır. Toplam 1.360 proje yürütücüsü içeren bu projelerde ekosistemimiz 29 projede de koordinatör görevini üstlenmiştir. “Ufuk Avrupa Programı’nda ise Haziran 2022 itibarıyla Türk araştırmacılar 91 proje içinde yer alarak 48,2 milyon Avro” almaya hak kazanmıştır.

“TÜBİTAK Araştırma Merkez ve Enstitüleri” aracılığıyla ise bilhassa özel sektörün maliyet anlamında uygulanabilir bulmadığı ya da Türkiye için acil öneme sahip alanlarda birçok başarılı ürün ve hizmete imza atılmıştır. Türk savunma sanayinin gelişimine katkı sunan TÜBİTAK SAGE füze teknolojileri, denizaltı savaş yönetim sistemleri gibi birçok araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunmaktadır. Bununla birlikte diğer araştırma enstitüleri de uydu teknolojileri, biyotekoloji, nanoteknoloji, raylı sistemler, gıda, enerji, işletim sistemleri vb. alanlarda son teknoloji üretimler gerçekleştirmektedir.
Türkiye’nin en büyük teknokenti olan “Bilişim Vadisi” 215 firmaya ve 2.411 personele ev sahipliği yapmaktadır.
Nitelikli İnsan Kaynağı
Türkiye bütün bu atılımlar ile sanayide ve teknolojide yaşanan gelişmeleri, niteliği giderek artan insan kaynağına borçludur. Türk sanayi ve teknolojisine yönelik insan kaynağı yetkinliği bir taraftan kurum destekleri ve eğitim araçları ile gelişme kaydederken diğer taraftan da yarışmalar, projeler, olimpiyatlar ve festivaller aracılığıyla insan kaynağı tecrübe kazanmaktadır.

TÜBİTAK orta öğretimden, liseye, üniversiteye ve sonraki dönemlere yönelik olarak kapsamlı destekler sağlamaktadır. “Sanayi Doktora Programı, Stajyer Araştırmacı Programı, Uluslararası Lider Araştırmacı Programı, Aziz Sancar Doktora Sonrası Araştırma Burs Programı” bunlara sadece birer örnektir. Bunlar arasından Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında sanayide nitelikli insan kaynağının artırılması amacıyla başlatılan “Sanayi Doktora Programı” ile sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlarda “49 üniversite ve 210 sanayi kuruluşunun iş birliğinde 1.162 doktora öğrencisi” yetiştirilmesi sağlanmaktadır. Bilhassa tersine beyin göçü amacıyla tasarlanan “Uluslararası Lider ve Genç Araştırmacılar Programları” ile AR-GE veya tasarım merkezine sahip özel sektör kuruluşları veya teknoparklar bünyesinde yerleşik sermaye şirketleri dahil olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlarda görev yapmak üzere 190 üst düzey araştırmacı ekosistemimize entegre olmuştur. Bunun yanı sıra “ülkemizde öncül araştırmalara imza atan nitelikli 82 araştırmacımız ise Ulusal Lider ve Genç Araştırmacılar Programları ile desteklenmeye devam edilmektedir”.
Modern laboratuvarlara sahip “TÜBİTAK Fen Lisesi” eğitim hayatına başlamıştır. Gençlerimizi yapay zeka, nesnelerin interneti, bulut teknolojileri, 3B yazıcılar gibi trend teknolojilere hazırlayan “Deneyap Teknoloji Atölyeleri” sayısı Türkiye genelinde 66’ya çıkmıştır. Öte yandan ülkemizde, İSTKA ve MARKA ortak güdümlü proje destekleri ile “Türkiye Açık Kaynak Platformu” tarafından kurulan ve yeni nesil yazılım okulları olan “42 İstanbul ve 42 Kocaeli” kendi kendine öğrenme modeline dayalı bir eğitim sunmaktadır.

Dünyanın en büyük “Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST” küresel bir marka olma yolunda hızla ilerlemektedir. Teknofest yarışmalarına 2021 yılı itibarıyla yüzlerce ülkeden yüzbinlerce genç katılmıştır. Yine 2022 yılında TEKNOFEST ülke sınırlarını aşarak Azerbaycan’da gerçekleştirilmiş olup, Samsun’da da düzenlenecektir. Gökyüzü farkındalığını artırmak üzere Antalya’da düzenlenen Gökyüzü Gözlem Şenlikleri Anadolu’ya yaygınlaştırılmıştır.

Bunlarla birlikte “Türk gençlerinin olimpiyatlarda” kazandığı başarılar insan kaynağına yapılan yatırımları taçlandırmaktadır. 2021 yılı matematik, fizik, kimya, biyoloji ve bilgisayar bilim olimpiyatlarında Türk öğrenciler 5 altın, 23 gümüş, 32 bronz olmak üzere 60 madalya ve 2 mansiyon kazanmıştır. “Dünyanın en büyük Bilim ve Mühendislik Yarışması ISEF’te” 2021 yılında tarihi bir başarıyla tam 13 ödül kazanılmıştır. 2022 yılında 3 projenin sahibi 4 öğrenci özel ödül, 4 projenin sahibi 6 öğrenci ise Regeneron ISEF büyük ödülü kazanmıştır. “56. Mendeleev Kimya Olimpiyatı’nda” olimpiyata katılan tüm öğrenciler madalya kazanmıştır. 2022 yılının Mayıs ve Haziran aylarında düzenlenen “6. Avrupa Fizik Olimpiyatı'nda” ise 4 öğrencimiz; “Asya Fizik Olimpiyatı'na” katılan 6 öğrencimiz ödülle dönmüştür. Ülkemizi uluslararası arenada temsil etmek üzere yetiştirilen genç bilim insanlarımız katıldıkları tüm yarışmalarda bayrağımızı gururla dalgalandırmaya devam etmektedir.
Tüm bu desteklerin yanında “bilim ve toplum faaliyetleri ile popüler bilim dergi ve kitapları yayımlamakta, bilim merkezleri kurmakta, bilim fuarları başta olmak üzere TÜBİTAK bünyesinde çeşitli destek programları da yürütmekte; ulusal ve uluslararası yarışlar düzenlemekte ve bu kapsamda yılda yaklaşık 18 milyon kişiye” ulaşmaktadır. Toplumda bilim okuryazarlığını artırmak amacıyla çıkarılan “TÜBİTAK popüler bilim dergi ve kitapları” ile bilimsel ve teknolojik gelişmeler, özgün ve anlaşılır bir dille ele alınarak her yaştan milyonlarca okura ulaştırılmaktadır.
Küresel Eğilimler ve Risklere Hazırlıklı
Bir AR-GE ve Yenilik Ekosistemi

Ülkemizin, “küresel ölçekte yaşanan değişim ve dönüşümler kaynaklı risklere hazırlıklı olabilmesi ve bu ortamları fırsata dönüştürebilmesine” yönelik atılması gereken adımların planlanmasına ve ihtiyaç duyduğu teknolojilerin geliştirilmesine özel önem verilmektedir.

COVID-19 pandemisi ile birlikte yeni sorun alanlarına ve değişen ihtiyaçlara yönelik çalışmalar ülkemizde büyük bir hız ve titizlik içinde yürütülmüştür. Bu dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı doğrultusunda, “Cumhurbaşkanlığı BTYPK” bünyesinde ülkemizin “kendi kendine yeten” ve “küresel krizden güçlenerek çıkan” bir konumda olmasını sağlayacak; “Tıbbi Cihaz, İlaç ve Aşı, Siber Güvenlik, Gıda Arz Güvenliği ve Biyogüvenlik” alanlarında, ülkemizin ihtiyaçlarının öz kaynaklarla karşılanması için politika belgeleri hazırlanmıştır. Bunlardan Tıbbi Cihaz ile İlaç ve Aşı Çalışmaları Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu ile birlikte hazırlanmıştır.
Ayrıca COVID-19 pandemisi döneminde karşılaşılan riske hızlı bir şekilde cevap oluşturabilmek amacıyla, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayelerinde, TÜBİTAK koordinasyonunda “COVID-19 Türkiye Platformu” oluşturularak yerli ilaç ve aşı alanında önemli çalışmalara imza atılmıştır. “COVID-19 Türkiye Platformu” kapsamında aşı ve ilaç projelerinde 436 araştırmacı çalışmalarına yoğun bir şekilde devam etmiştir. Örneğin, bu platform aracılığıyla geliştirilen ve protein temelli olduğundan diğer mRNA türü biyoteknolojik aşılara göre daha güvenli olan Virüs Benzeri Parçacıklara Dayalı (VLP) aşı; Dünya Sağlık Örgütünün güncel COVID-19 aşı listesine göre tüm dünyada halen VLP türünde klinik aşamada bulunan sadece 6 aşı adayından biridir. Bu açıdan önemli düzeyde küresel rekabet gücüne sahiptir. Yine COVID-19’a yönelik Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda geliştirilen yerli aşı TURKOVAC için Aralık 2021’de acil kullanım onayı alınmıştır. COVID-19’la birlikte tüm dünyanın peşine düştüğü yoğun bakım solunum cihazı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının destek ve teşvikleriyle tasarlanarak yine Bakanlığın koordinasyonunda AR-GE merkezi olan sanayi kuruluşlarının iş birliğiyle üretimi yapılmıştır. Bu cihazla ihtiyacı karşılamakla kalınmamış, ihracat ve hibe de yapılmıştır. İthal edilen N-95 ve N-99 maske filtreleri, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezinde yerli olarak geliştirip, sanayimize lisanslanmıştır. COVID-19 özelinde TÜBİTAK bünyesinde KOBİ’lere yönelik açılan, hızlı destek çağrısı kapsamında yoğun bakım cihazları, tanı, maske, ilaç, dezenfeksiyon, kişisel koruyucu elbise, bilişim uygulamaları ve aşı konularına odaklanan pek çok proje desteklenmiş olup; bunlardan önemli bir kısmı hâlihazırda başarıyla ticarileştirilmiştir. Bu destek kapsamında geliştirilen, örneğin, dünyanın ilk yapay zekâ destek COVID-19 tanı kiti olan KOVİD Nordson seri üretimine yönelik 5,5 milyon dolarlık bir yatırım anlaşması imzalanmıştır. Diğer bir örnek olarak aşı üretim sürecinde kullanılmak üzere adherent hücreler için de yine destek kapsamında geliştirilen bir besiyeri, TURKOVAC aşısında kullanılmak üzere ticarileştirilmiştir.

COVID-19 döneminde elde ettiğimiz deneyimle, ilgili tüm paydaşların hızla bir araya geldiği ve altyapılar dâhil araştırmaya ayrılan tüm kaynakların ortak kullanıldığı birlikte iş yapma modelini, ülkemizin diğer acil ihtiyaçları için de uygulanmıştır. Deprem araştırmalarına yönelik TÜBİTAK’ın yönlendirmesiyle AFAD, Türk Deniz Kuvvetleri, TÜBİTAK MAM ve 4 ayrı üniversitenin katılımıyla “ilk kez Türkiye Deprem Platformu” oluşturulmuştur. Bu proje, Ege Denizi’nde hem ulusal hem de uluslararası sularda tamamen ulusal destekle, ülkemiz araştırmacıları ve kurumları tarafından ortak olarak yapılmakta olan ilk milli deniz araştırma projesidir. Yine 2021 yılında deprem alanında 41 farklı kurumdan 394 araştırmacının yer aldığı 80 araştırma projesi TÜBİTAK bünyesinde açılan özel çağrıyla desteklenmiştir. Ülkemizde 2021 yılı başında Marmara Denizi’nde iklim değişikliğinin etkisiyle ortaya çıkan müsilaj sorunun akabinde Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kuruluna bilimsel ve teknik açıdan tavsiyelerde bulunmak üzere TÜBİTAK’ın aktif katılımıyla “Marmara Denizi Eylem Planı Bilim ve Teknik Kurulu” oluşturulmuştur. Bu kurul, konuyu müsilajın ötesinde Marmara Denizi’nde ekosistemin sürdürülebilirliği boyutunda ele alarak çözüm önerilerini Koordinasyon Kurulu ve bu konuda oluşturulan Meclis Araştırma Komisyonu'na sunmuştur. Ayrıca “Marmara Denizi Eylem Planı Bilim ve Teknik Kurulu” katkılarıyla TÜBİTAK bünyesinde “Müsilaj Araştırmaları Çağrısı” kapsamında desteklenen projelerde 31 farklı kurum/kuruluştan 153 araştırmacı biraya gelerek yerli ve milli çözümler geliştirmiştir.

Öte yandan, “önümüzdeki döneme ilişkin en yüksek etkiye sahip olduğu değerlendirilen küresel riskler” arasında yer alan salgınlar, iklim değişikliği, siber güvenlik, düzensiz göç gibi toplumsal yaşamı etkileyen “güçlükler ile mücadelede sosyal ve beşerî bilimlerin rolü” büyüktür. Sosyal ve beşeri bilimler alanı, tek bir araştırma disiplininin çözüm getiremeyeceği kadar karmaşık ve alışageldik yaklaşımların dışında dönüştürücü yenilikler gerektiren bu güçlüklerin, toplumsal etkilerinin irdelenmesini mümkün kılmaktadır. Bu bağlamda, sosyal ve beşerî bilimlerin katkısı; ulusal AR-GE ve yenilik ekosisteminde birlikte geliştirme ve birlikte başarma yaklaşımı çerçevesinde çıktı ve etki odaklı süreç yönetiminin bir gereği hâline gelmiştir. Bunun en güzel örneklerinden birisi, “TÜBİTAK’ın yüksek teknoloji alanlarındaki platform ve ağ desteklerinde; geliştirilen teknolojilerin oluşturacağı toplumsal etkilerin eş zamanlı irdeleneceği toplumsal etki projelerinin platformlar bünyesinde yürütülmesinin zorunlu tutulmasıdır”. Bunun yanı sıra, kamu politikalarının geliştirilmesi süreçlerinde bilimsel temellerin oluşturulmasını ve teknolojik ilerlemelerin sosyal etkilerinin ortaya konulmasına yönelik sosyal ve beşeri bilim araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla TÜBİTAK bünyesinde “Sosyal ve Beşerî Bilimlerde Yenilikçi Çözümler Araştırma Projeleri Destekleme Programı” yürütülmektedir.
Bununla birlikte, son dönemde özellikle “dijital ve yeşil dönüşümün eş zamanlı olarak tüm sistemleri etkilediği ve ikili dönüşüm” diye adlandırılan bir dönemin içine girilmiştir.

Dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırılan dijital dönüşüm verinin önemini bir kere daha ortaya koymuştur. Veri günümüzün en değerli sermayesi kabul edilmektedir. Bu bağlamda Türkiye hızlı bir şekilde aksiyon alarak bu dijital dönüşüm alanındaki yol haritalarını hayata geçirmektedir. Bu hususta ilk adım “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Dijital Dönüşüm Ofisi liderliğinde hazırlanan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi (UYZS)” olmuştur. UYZS; YZ alanının hızla gelişmesi, ülkemizin bu alandaki ilk ulusal stratejisi olması ve diğer ülkelerdeki stratejilerin de zaman içerisinde gelişim göstermesi nedeniyle özünde keşfedici bir yaklaşıma sahiptir. Bu çalışmanın teknoloji odağı boyutu, “Cumhurbaşkanlığı BTYPK bünyesinde” sanayi, akademi ve kamudan paydaşlar ile eş güdüm içinde “Yapay Zeka Teknoloji Yol Haritası” olarak hazırlanmıştır.

Dijital dönüşüm konusunda “Cumhurbaşkanlığı BTYPK” bünyesinde ayrıca “5G ve Ötesi Yeni Nesil İletişim Teknolojileri ve Siber Güvenlik alanlarına odaklanan politika belgeleri” ile “Büyük Veri ve Bulut Bilişim ve Siber Güvenlik alanlarında Teknoloji Yol Haritası” çalışmaları yürütülmüştür. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde ise “5G ve Ötesi Teknolojiler ile Bağlantılı Yaşam Yol Haritası”, ve “Finans ve Ticarette Dijital Dönüşüm (FTDD) Yol Haritası” oluşturulmuştur. İlgili yol haritaları ile bu alanlardaki teknolojik gelişimin desteklenmesi, dış ticaret hacminin ve bu hacimdeki orta-yüksek, yüksek teknolojik ürün/hizmet ihracatının artırılması ve ithalatın azaltılması amaçlanmıştır. Ayrıca “Sanayide Dijital Dönüşüm Yol Haritası” hazırlanmakta olup; bu yol haritası ile rekabetçiliği artıracak olan verimlilik ve öz yeterliliği sağlamak için işletmelerin yalın üretim, dijital dönüşüm, kalite yönetimi, yenilikçi ürün geliştirme, küresel değer zincirine katılım, enerji verimliliği vb. konulardaki insan kaynağı, teknoloji ve teknoloji kullanımı ile ilgili altyapılarının güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Yol haritalarının etkin bir şekilde uygulanmasını temin etmek üzere ilgili paydaşlarla çalışılmaya devam edilmektedir.

Günümüzde ülkelerin “ekonomik kalkınma planlarının temel unsuru olan diğer bir konu ise yeşil dönüşümdür”. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat ile 2030 yılına kadar karbon salınımını yüzde 50 oranda azaltmayı ve 2050 yılına kadar dünyanın ilk iklim-nötr kıtası olmayı hedefliyor. Bu hedefe paralel olarak birçok ülke de kendi hedeflerini açıklamıştır. Ülkemiz de 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefini 27 Eylül 2021 tarihinde açıklamıştır. Paris İklim Anlaşması'na taraf olunması ve yeşil kalkınma devrimi olarak tanımlanan net sıfır emisyon hedefinin açıklanması ile Türkiye yeşil dönüşüm ve büyüme yolunda önemli bir adım atmıştır. Ülkemizdeki ilgili tüm kurumlar TBMM tarafından onaylanan Paris İklim Anlaşması'ndan doğan yükümlülükleri yerine getirmek için belirlenen “2053 yılı için sıfır emisyon" hedefine yönelik çalışmalara odaklanmaktadır”.
Ülkemizin yeşil dönüşüm sürecinde yol gösterecek öneriler içerecek şekilde “Cumhurbaşkanlığı BTYPK” tarafından “Yeni Nesil Nükleer Teknolojiler, Hidrojen Teknolojileri, Atık Geri Dönüşüm ve Atıktan Enerji Üretim Teknolojileri, Enerji Depolama Teknolojileri” ve “Kenevir Teknolojileri” alanlarında politika belgeleri düzenlenmiştir. Kurulun yürüttüğü çalışmalar; ülkemizi kritik teknolojilerde küresel rekabet ortamında daha da güçlü kılacak olmanın yanında, ülkemizde üretim, yatırım ve istihdam ortamını güçlendirecek ve kritik alanlardaki dışa bağımlılığımızı sıfıra indirerek ihracat oranlarını yukarılara taşıyacak öneriler içermektedir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı liderliğinde ise elektrikli ve bağlantılı araç teknolojilerine odaklanacak şekilde “Mobilite Araç ve Teknolojileri Yol Haritası” çalışmaları yürütülmüştür. Bu belgeler kapsamında dünyadaki mevcut durum analiz edilerek mobilite alanlarındaki ihtiyaçlar ortaya konmuş, bu alanlardaki dönüşüme ülkemizin uyumunu kolaylaştırmak amacıyla stratejik hedefler ile politika ve kritik proje önerileri belirlenmiştir.

Bu belgeleri dikkate alacak şekilde TÜBİTAK, 2021 yılında iklim değişikliği ve çevre sorunlarına karşı mücadeleye katkı sağlamak amacıyla “Avrupa Yeşil Mutabakatına Uyum Kapsamında Öncelikli AR-GE ve Yenilik Konuları Rehber Dokümanı”nı hazırlamış olup “tüm AR-GE ve yenilik ve girişimcilik desteklerinde bu alanları” önceliklendirmektedir. Bu dokümandaki başlıklar İklim Değişikliği, Çevre ve Biyoçeşitlilik, Temiz ve Döngüsel Ekonomi, Temiz, Erişilebilir ve Güvenli Enerji Arzı, Yeşil ve Sürdürülebilir Tarım ile Sürdürülebilir Akıllı Ulaşım olarak belirlenmiştir.

Ülkemizde 2022 yılının Şubat ayında düzenlenen “İklim Şurası" kapsamında Bilim ve Teknoloji Komisyonu oluşturulmuştur. TÜBİTAK’ın aktif rol aldığı Komisyonda, “ülkemizin 2053 net sıfır emisyonu hedefi ve yeşil kalkınma politikası doğrultusunda” ve iklim değişikliği krizinin ülkemiz açısından orta/uzun vadede fırsata çevrilebilmesi amacıyla “çığır açıcı AR-GE ve yenilik temelli çözümlere ilişkin teknolojik hedefler belirlenmiştir”. Çok disiplinli bütüncül bir yaklaşımla yürütülen çalışmalara “üniversite, özel sektör, STK ve kamudan 97 uzman” katılım sağlamıştır. Belirlenen teknolojik hedefler, gerek akademi gerekse sanayiye yönelik AR-GE ve yenilik desteklerinde önceliklendirilmektedir.

Ayrıca Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda olan "Avrupa Yeşil Mutabakatı Eylem Planı" kapsamında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK koordinasyonunda “sanayiye yönelik Yeşil Büyüme Teknoloji Yol Haritası (TYH)” çalışmaları yürütülmektedir. İlgili çalışma kapsamında, “ekonomimiz için kritik olan, sektörlere temel girdiler sağlayan ve karbon emisyonu açısından ön plana çıkan demir-çelik, alüminyum, çimento, kimyasallar, plastik ve gübre sektörlerine odaklanılmaktadır”. Teknoloji yol haritaları belirlenen teknolojik çözümler aracılığıyla Türkiye ekonomisi ve sanayisinin yeşil dönüşümüne, sürdürülebilir bir büyümenin tesis edilmesine ve ülkemizin ihracatında rekabetçiliğinin korunması ve güçlendirilmesine ve böylelikle ülkemizin yeşil kalkınmada lider olma vizyonuna bilim ve teknoloji odağında önemli katkılar sunulacaktır.

Küresel eğilimlerden doğan risklerin ülkemiz açısından AR-GE ve yeniliği temel alarak fırsata dönüştürülmesine yönelik diğer alanlarda da pek çok çalışma gerçekleştirilmiştir. “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı liderliğinde Akıllı Yaşam ve Sağlık Ürün ve Teknolojileri Yol Haritası ile Cumhurbaşkanlığı BTYPK bünyesinde Biyoteknolojik İlaç, İleri Fonksiyonel Malzeme Teknolojileri ve Motor Teknolojileri alanlarında da Teknoloji Yol Haritası” çalışmaları yürütülmüştür. Bu belgeler bilim ve teknoloji ekseninde ithalata dayalı olmayan üretimi, istihdamı ve ihracatı artırmayı, ihracata dayalı ekonomik büyümeyi hızlandırmayı hedeflemektedir.

“BENİM TÜRKİYEM”

Siz de sizin gözünüzden Türkiye'yi anlatarak bize katkıda bulunabilirsiniz.