Nitelikli İnsan Kaynağı
Türkiye bütün bu atılımlar ile sanayide ve teknolojide yaşanan gelişmeleri, niteliği giderek artan insan kaynağına borçludur. Türk sanayi ve teknolojisine yönelik insan kaynağı yetkinliği bir taraftan kurum destekleri ve eğitim araçları ile gelişme kaydederken diğer taraftan da yarışmalar, projeler, olimpiyatlar ve festivaller aracılığıyla insan kaynağı tecrübe kazanmaktadır.
TÜBİTAK orta öğretimden, liseye, üniversiteye ve sonraki dönemlere yönelik olarak kapsamlı destekler sağlamaktadır. “Sanayi Doktora Programı, Stajyer Araştırmacı Programı, Uluslararası Lider Araştırmacı Programı, Aziz Sancar Doktora Sonrası Araştırma Burs Programı” bunlara sadece birer örnektir. Bunlar arasından Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında sanayide nitelikli insan kaynağının artırılması amacıyla başlatılan “Sanayi Doktora Programı” ile sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlarda “49 üniversite ve 210 sanayi kuruluşunun iş birliğinde 1.162 doktora öğrencisi” yetiştirilmesi sağlanmaktadır. Bilhassa tersine beyin göçü amacıyla tasarlanan “Uluslararası Lider ve Genç Araştırmacılar Programları” ile AR-GE veya tasarım merkezine sahip özel sektör kuruluşları veya teknoparklar bünyesinde yerleşik sermaye şirketleri dahil olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlarda görev yapmak üzere 190 üst düzey araştırmacı ekosistemimize entegre olmuştur. Bunun yanı sıra “ülkemizde öncül araştırmalara imza atan nitelikli 82 araştırmacımız ise Ulusal Lider ve Genç Araştırmacılar Programları ile desteklenmeye devam edilmektedir”.
Modern laboratuvarlara sahip “TÜBİTAK Fen Lisesi” eğitim hayatına başlamıştır. Gençlerimizi yapay zeka, nesnelerin interneti, bulut teknolojileri, 3B yazıcılar gibi trend teknolojilere hazırlayan “Deneyap Teknoloji Atölyeleri” sayısı Türkiye genelinde 66’ya çıkmıştır. Öte yandan ülkemizde, İSTKA ve MARKA ortak güdümlü proje destekleri ile “Türkiye Açık Kaynak Platformu” tarafından kurulan ve yeni nesil yazılım okulları olan “42 İstanbul ve 42 Kocaeli” kendi kendine öğrenme modeline dayalı bir eğitim sunmaktadır.
Dünyanın en büyük “Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST” küresel bir marka olma yolunda hızla ilerlemektedir. Teknofest yarışmalarına 2021 yılı itibarıyla yüzlerce ülkeden yüzbinlerce genç katılmıştır. Yine 2022 yılında TEKNOFEST ülke sınırlarını aşarak Azerbaycan’da gerçekleştirilmiş olup, Samsun’da da düzenlenecektir. Gökyüzü farkındalığını artırmak üzere Antalya’da düzenlenen Gökyüzü Gözlem Şenlikleri Anadolu’ya yaygınlaştırılmıştır.
Bunlarla birlikte “Türk gençlerinin olimpiyatlarda” kazandığı başarılar insan kaynağına yapılan yatırımları taçlandırmaktadır. 2021 yılı matematik, fizik, kimya, biyoloji ve bilgisayar bilim olimpiyatlarında Türk öğrenciler 5 altın, 23 gümüş, 32 bronz olmak üzere 60 madalya ve 2 mansiyon kazanmıştır. “Dünyanın en büyük Bilim ve Mühendislik Yarışması ISEF’te” 2021 yılında tarihi bir başarıyla tam 13 ödül kazanılmıştır. 2022 yılında 3 projenin sahibi 4 öğrenci özel ödül, 4 projenin sahibi 6 öğrenci ise Regeneron ISEF büyük ödülü kazanmıştır. “56. Mendeleev Kimya Olimpiyatı’nda” olimpiyata katılan tüm öğrenciler madalya kazanmıştır. 2022 yılının Mayıs ve Haziran aylarında düzenlenen “6. Avrupa Fizik Olimpiyatı'nda” ise 4 öğrencimiz; “Asya Fizik Olimpiyatı'na” katılan 6 öğrencimiz ödülle dönmüştür. Ülkemizi uluslararası arenada temsil etmek üzere yetiştirilen genç bilim insanlarımız katıldıkları tüm yarışmalarda bayrağımızı gururla dalgalandırmaya devam etmektedir.
Tüm bu desteklerin yanında “bilim ve toplum faaliyetleri ile popüler bilim dergi ve kitapları yayımlamakta, bilim merkezleri kurmakta, bilim fuarları başta olmak üzere TÜBİTAK bünyesinde çeşitli destek programları da yürütmekte; ulusal ve uluslararası yarışlar düzenlemekte ve bu kapsamda yılda yaklaşık 18 milyon kişiye” ulaşmaktadır. Toplumda bilim okuryazarlığını artırmak amacıyla çıkarılan “TÜBİTAK popüler bilim dergi ve kitapları” ile bilimsel ve teknolojik gelişmeler, özgün ve anlaşılır bir dille ele alınarak her yaştan milyonlarca okura ulaştırılmaktadır.
Küresel Eğilimler ve Risklere Hazırlıklı
Bir AR-GE ve Yenilik Ekosistemi
Ülkemizin, “küresel ölçekte yaşanan değişim ve dönüşümler kaynaklı risklere hazırlıklı olabilmesi ve bu ortamları fırsata dönüştürebilmesine” yönelik atılması gereken adımların planlanmasına ve ihtiyaç duyduğu teknolojilerin geliştirilmesine özel önem verilmektedir.
COVID-19 pandemisi ile birlikte yeni sorun alanlarına ve değişen ihtiyaçlara yönelik çalışmalar ülkemizde büyük bir hız ve titizlik içinde yürütülmüştür. Bu dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı doğrultusunda, “Cumhurbaşkanlığı BTYPK” bünyesinde ülkemizin “kendi kendine yeten” ve “küresel krizden güçlenerek çıkan” bir konumda olmasını sağlayacak; “Tıbbi Cihaz, İlaç ve Aşı, Siber Güvenlik, Gıda Arz Güvenliği ve Biyogüvenlik” alanlarında, ülkemizin ihtiyaçlarının öz kaynaklarla karşılanması için politika belgeleri hazırlanmıştır. Bunlardan Tıbbi Cihaz ile İlaç ve Aşı Çalışmaları Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu ile birlikte hazırlanmıştır.
Ayrıca COVID-19 pandemisi döneminde karşılaşılan riske hızlı bir şekilde cevap oluşturabilmek amacıyla, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayelerinde, TÜBİTAK koordinasyonunda “COVID-19 Türkiye Platformu” oluşturularak yerli ilaç ve aşı alanında önemli çalışmalara imza atılmıştır. “COVID-19 Türkiye Platformu” kapsamında aşı ve ilaç projelerinde 436 araştırmacı çalışmalarına yoğun bir şekilde devam etmiştir. Örneğin, bu platform aracılığıyla geliştirilen ve protein temelli olduğundan diğer mRNA türü biyoteknolojik aşılara göre daha güvenli olan Virüs Benzeri Parçacıklara Dayalı (VLP) aşı; Dünya Sağlık Örgütünün güncel COVID-19 aşı listesine göre tüm dünyada halen VLP türünde klinik aşamada bulunan sadece 6 aşı adayından biridir. Bu açıdan önemli düzeyde küresel rekabet gücüne sahiptir. Yine COVID-19’a yönelik Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda geliştirilen yerli aşı TURKOVAC için Aralık 2021’de acil kullanım onayı alınmıştır. COVID-19’la birlikte tüm dünyanın peşine düştüğü yoğun bakım solunum cihazı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının destek ve teşvikleriyle tasarlanarak yine Bakanlığın koordinasyonunda AR-GE merkezi olan sanayi kuruluşlarının iş birliğiyle üretimi yapılmıştır. Bu cihazla ihtiyacı karşılamakla kalınmamış, ihracat ve hibe de yapılmıştır. İthal edilen N-95 ve N-99 maske filtreleri, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezinde yerli olarak geliştirip, sanayimize lisanslanmıştır. COVID-19 özelinde TÜBİTAK bünyesinde KOBİ’lere yönelik açılan, hızlı destek çağrısı kapsamında yoğun bakım cihazları, tanı, maske, ilaç, dezenfeksiyon, kişisel koruyucu elbise, bilişim uygulamaları ve aşı konularına odaklanan pek çok proje desteklenmiş olup; bunlardan önemli bir kısmı hâlihazırda başarıyla ticarileştirilmiştir. Bu destek kapsamında geliştirilen, örneğin, dünyanın ilk yapay zekâ destek COVID-19 tanı kiti olan KOVİD Nordson seri üretimine yönelik 5,5 milyon dolarlık bir yatırım anlaşması imzalanmıştır. Diğer bir örnek olarak aşı üretim sürecinde kullanılmak üzere adherent hücreler için de yine destek kapsamında geliştirilen bir besiyeri, TURKOVAC aşısında kullanılmak üzere ticarileştirilmiştir.
COVID-19 döneminde elde ettiğimiz deneyimle, ilgili tüm paydaşların hızla bir araya geldiği ve altyapılar dâhil araştırmaya ayrılan tüm kaynakların ortak kullanıldığı birlikte iş yapma modelini, ülkemizin diğer acil ihtiyaçları için de uygulanmıştır. Deprem araştırmalarına yönelik TÜBİTAK’ın yönlendirmesiyle AFAD, Türk Deniz Kuvvetleri, TÜBİTAK MAM ve 4 ayrı üniversitenin katılımıyla “ilk kez Türkiye Deprem Platformu” oluşturulmuştur. Bu proje, Ege Denizi’nde hem ulusal hem de uluslararası sularda tamamen ulusal destekle, ülkemiz araştırmacıları ve kurumları tarafından ortak olarak yapılmakta olan ilk milli deniz araştırma projesidir. Yine 2021 yılında deprem alanında 41 farklı kurumdan 394 araştırmacının yer aldığı 80 araştırma projesi TÜBİTAK bünyesinde açılan özel çağrıyla desteklenmiştir. Ülkemizde 2021 yılı başında Marmara Denizi’nde iklim değişikliğinin etkisiyle ortaya çıkan müsilaj sorunun akabinde Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kuruluna bilimsel ve teknik açıdan tavsiyelerde bulunmak üzere TÜBİTAK’ın aktif katılımıyla “Marmara Denizi Eylem Planı Bilim ve Teknik Kurulu” oluşturulmuştur. Bu kurul, konuyu müsilajın ötesinde Marmara Denizi’nde ekosistemin sürdürülebilirliği boyutunda ele alarak çözüm önerilerini Koordinasyon Kurulu ve bu konuda oluşturulan Meclis Araştırma Komisyonu'na sunmuştur. Ayrıca “Marmara Denizi Eylem Planı Bilim ve Teknik Kurulu” katkılarıyla TÜBİTAK bünyesinde “Müsilaj Araştırmaları Çağrısı” kapsamında desteklenen projelerde 31 farklı kurum/kuruluştan 153 araştırmacı biraya gelerek yerli ve milli çözümler geliştirmiştir.
Öte yandan, “önümüzdeki döneme ilişkin en yüksek etkiye sahip olduğu değerlendirilen küresel riskler” arasında yer alan salgınlar, iklim değişikliği, siber güvenlik, düzensiz göç gibi toplumsal yaşamı etkileyen “güçlükler ile mücadelede sosyal ve beşerî bilimlerin rolü” büyüktür. Sosyal ve beşeri bilimler alanı, tek bir araştırma disiplininin çözüm getiremeyeceği kadar karmaşık ve alışageldik yaklaşımların dışında dönüştürücü yenilikler gerektiren bu güçlüklerin, toplumsal etkilerinin irdelenmesini mümkün kılmaktadır. Bu bağlamda, sosyal ve beşerî bilimlerin katkısı; ulusal AR-GE ve yenilik ekosisteminde birlikte geliştirme ve birlikte başarma yaklaşımı çerçevesinde çıktı ve etki odaklı süreç yönetiminin bir gereği hâline gelmiştir. Bunun en güzel örneklerinden birisi, “TÜBİTAK’ın yüksek teknoloji alanlarındaki platform ve ağ desteklerinde; geliştirilen teknolojilerin oluşturacağı toplumsal etkilerin eş zamanlı irdeleneceği toplumsal etki projelerinin platformlar bünyesinde yürütülmesinin zorunlu tutulmasıdır”. Bunun yanı sıra, kamu politikalarının geliştirilmesi süreçlerinde bilimsel temellerin oluşturulmasını ve teknolojik ilerlemelerin sosyal etkilerinin ortaya konulmasına yönelik sosyal ve beşeri bilim araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla TÜBİTAK bünyesinde “Sosyal ve Beşerî Bilimlerde Yenilikçi Çözümler Araştırma Projeleri Destekleme Programı” yürütülmektedir.