Loading...

SİVİL TOPLUM VE KURULUŞLARI

Türkiye’de Sivil Toplum ve Tarihçesi
B
ireylerin ve grupların devlet içerisinde kendilerini ifade edebildikleri, yönetim süreçlerine katılım sağlayabildikleri ve birlikte yaşayabilme anlayışına katkı sağlayarak toplumsal bağları güçlendiren yapıların bütünü olarak tanımlanan sivil toplum, dünyada çoğulculuğun, yardımlaşmanın, insan hakları ve demokrasinin gelişimine de önemli katkılar sağlamıştır.

Modern demokrasilerin vazgeçilmez parçası haline gelen STK'lar bugün Türkiye'de devlet ve özel sektör arasında adeta üçüncü bir sektör olarak yer almaktadır. STK’lar, ulusal ve uluslararası mevzuatta kabul edilen düzenlemeler, Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların destekleri ile her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Türkiye’de sivil toplumu anlamlandırmak doğrultusunda kavramın tarihsel gelişimini bilmek önemlidir.

Türkiye Cumhuriyeti’ne yardımlaşma olgusu ve toplumsal iyiye katkı sağlama gayesi temelinde sivil toplum kavramının geçmişi vakıf anlayışı yönüyle kadim atalarından miras kalmıştır. Bu kıymetli miras üzerine gelişerek devam eden ve Türk milletinin özünde var olan, kültürel kodlarına işlemiş ve tarihte sayısız defa örneklerinin ortaya koyulduğu yardımlaşma olgusu; maddi ve manevi gücün, birlik ve beraberliğin sembolü, geçmiş-bugün-gelecek çizgisinin devamını sağlayan sosyal sorumluluk bilinci ile gelişerek devam etmektedir.

Üç kıtada yıllarca hüküm süren, bünyesinde bulunan birçok farklı kimliğe hoşgörüyle yaklaşan Osmanlı Devleti’nde, sivil toplumun ilk örnekleri sayılabilecek vakıf, lonca gibi teşkilatlar özveriyle desteklenmiştir.

2. Meşrutiyet'in ilanı ile 1909 tarihli Cemiyetler Kanunu kapsamında modern anlamda örgütlenme hakkı ilk kez düzenleme altına alınmıştır. Cemiyetler Kanunuyla; “İzciler Ocağı, Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, Türk Ocağı, Türk Yurdu Cemiyeti, Çiftçiler Derneği, Sanatkâran Cemiyeti, Hilal-i Ahmer, Donanma Cemiyeti” gibi pek çok cemiyet kurulmuş bunlardan bazıları varlıklarını günümüze kadar sürdüregelmiştir. Cumhuriyet döneminde yapılan kısmi değişiklikler ile Cemiyetler Kanunu Cumhuriyet’in ilk 15 yılı boyunca sivil hayatı düzenleyen ana hukuki metin olarak kabul edilmiştir. 1938 tarihinde ise Yeni Cemiyetler Kanunu kabul edilmiştir.
Türkiye’de çok partili siyasi hayata geçişle birlikte sivil toplum alanında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. 1946 yılından itibaren cemiyetlere, devletten izin almaksızın ve idareden bağımsız olarak cemiyet kurma hakkı tanınmaktadır. Sivil örgütlenme aracı olarak değerlendirilen sendikalar ise 1947'de çıkarılan ilk Sendikalar Kanunu ile düzenlenmiştir. Bir diğer örgütlenme biçimi olan Siyasi Partiler ise 1965’te kabul edilen Siyasi Partiler Kanunu ile düzenlenmiştir.

Sivil toplum alanında, toplumsal faydayı hedefleyen kar amacı gütmeden faaliyetlerini gönüllü bir şekilde ifa eden aktörler olarak Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ön plana çıkmaktadır. STK tanımı ve yapısı içinde pek çok organizasyon olduğu tartışılsa da ülkemizde STK’ların önemli bir kısmını dernekler ve vakıflar oluşturmaktadır.

Türkiye, Avrupa Birliği'ne tam üyeliğe adaylığı ile birlikte yoğun bir reform sürecine girmiştir. Bu süreçte birçok alanda temel hak ve özgürlüklerin kapsamı daha da genişletilmiş, demokrasi, hukukun üstünlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü ve insan hakları gibi alanlarda mevcut düzenlemeleri güçlendiren ve güvence altına alan reformlar yapılmıştır. Yapılan reformlar neticesinde 2004 yılında 2908 sayılı Dernekler Kanunu yürürlükten kaldırılarak, dernek kurma, üyelik, dernek faaliyetlerine serbestlik, derneklere uygulanan yaptırımların ve bürokrasinin azaltılması gibi konularda daha özgürlükçü düzenleme içeren 5253 sayılı Dernekler Kanunu yürürlüğe konulmuş, böylece örgütlenme özgürlüğü alanında önemli adımlar atılmıştır.

Bu anlayışla 2003 yılında Dernekler Dairesi Başkanlığı kurularak faaliyete geçirilmiş ve sivil toplum kuruluşlarının iş ve işlemleri emniyet birimlerinden alınarak “sivil” bir birim tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Bu yapılanmayı destekleyecek idari ve yasal pek çok düzenleme de hayata geçirilmiştir.
Bu kapsamda sivil toplum alanında yapılan bu reformların bir sonucu olarak ortaya çıkan hem nicelik hem de niteliksel gelişmeye uygun bir teşkilatlanma yapısı oluşturmak maksadıyla, 13.09.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 17 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile misyonunu tamamlayan Dernekler Dairesi Başkanlığı kapatılmış ve yerine Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
Türkiye'de sivil örgütlenmenin önemli bir bileşeni ise geçmişten günümüze tarihsel arenada önemli yeri olan vakıflardır.

Vakıflar, tarih boyunca hangi amaçlarla kurulmuş olurlarsa olsunlar, İslâm ve Türk dünyasında birbirinden önemli çok çeşitli hizmetleri üstlenerek, günümüzde modern devletin yapmakta olduğu çok sayıda kamusal görevi yüzyıllarca başarıyla yerine getirmişlerdir. Vakıflar, aynı zamanda, servetin zengin kesimlerden toplumun daha fakir kesimlerine doğru akışını önemli ölçüde gerçekleştirerek sosyal dengelerin kurulmasında ve sosyal bütünleşmenin sağlanmasında, içtimaî barışın sürekliliğinde, sınıf çatışmalarının önlenmesinde, kamunun hizmet taleplerinin yerinde karşılanmasında, siyasî ve ekonomik istikrarın sağlanmasında da merkezî yönetimlerin en büyük yardımcıları olmuşlardır.

Vakıflar, yüzyıllardır Anadolu topraklarında etkisini sürdüren güçlü ve köklü kurumlardır. Vakıf kültür ve medeniyeti; bu topraklar üzerinde filizlenmeye başladığı dönemden beri tüm canlılara hizmet etmeyi amaçlamış, başta hayırseverlik olmak üzere yardımlaşmak, iyilik yapmak, paylaşmak, adalet ve hakkaniyet gibi her toplum tarafından kabul gören evrensel değerler üzerine inşa edilmiştir. Bunlar insanlığı daha yüksek bir kültür ve medeniyet seviyesine çıkarmakta öncelikli değerlerdir. Bu değerler ışığında Vakıflar Genel Müdürlüğü, vakıfların toplumsal ve vicdani sorumluluk bilinciyle faaliyetlerini yürütmelerini sağlamaktadır.

Türkiye’de sivil toplum kuruluşları, uluslararası sözleşmeler, T.C. Anayasası ve ulusal mevzuat ile güvence altına alınmıştır. Her geçen gün artan dijitalleşme çalışmaları neticesinde sivil toplum kuruluşları, kültürel, eğitim, sağlık, mesleki dayanışma ve hak savunuculuğu gibi pek çok farklı alanda ortak menfaatleri doğrultusunda özgürce faaliyetlerine ulusal ve uluslararası mecralarda devam etmektedirler.
Türkiye’de çok partili siyasi hayata geçişle birlikte sivil toplum alanında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.
Turizm Ülkesi Türkiye