Loading...

ÇOK TARAFLI VE BÖLGESEL İLİŞKİLER

2
1. yüzyılda dünyada son derece kapsamlı, çeşitli ve karmaşık dış ilişkiler ağı oluşmuştur. Günümüzde siyasi ve ekonomik ilişkileri birbirinden bağımsız düşünmek çok güç olduğu gibi bu iki unsurun sürekli etkileşim içerisinde olduğu kabul edilmektedir.

Dünyada hızla artan bir şekilde birden çok ülkeyi veya tüm dünya ülkelerini yakından ilgilendiren birçok gelişme yaşanmakta, bunun bir sonucu olarak bölgesel ve küresel konulara da bölgesel ve çok taraflı çözümler bulunması çabası artmaktadır. Dünyanın en stratejik bölgelerinden birisinde konumlanmış olan Türkiye de giderek artan bir şekilde bu süreçte yerini almaktadır.

Geçmişten bu yana bölgesindeki ülkeler ile iş birliğini geliştirmek isteyen ve bu amaçla Ekonomik İş birliği Teşkilatı ve Karadeniz Ekonomik İş birliği Teşkilatı gibi birçok oluşuma öncülük eden Türkiye aynı zamanda, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan ekonomik düzen içerisinde de yerini almıştır. Ülkemizin amaçları bu tür iş birliği platformlarını daha etkin bir şekilde kullanmak ve firmalarımıza daha güvenli ve öngörülebilir bir hukuki ve iktisadi zemini hazırlamaktır.
Çok Taraflı İlişkiler
İkinci Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkımın ardından baş gösteren istikrarlı bir barış arayışı, ülkeleri sorunların birlikte görüşülüp çözülebileceği bir platform arayışına itmiştir. İktisadi temelden yoksun bir küresel siyasi düzenin sürdürülebilir olamayacağı gerçeğinden hareketle, siyasi bir platform olarak kurulan Birleşmiş Milletler (BM) ile iktisadi istikrarı temin etmek üzere kurulan Uluslararası Para Fonu (IMF) çok taraflı ilişkilerin başat kurumlarıdır. Kalkınma ayağında bugünkü adıyla Dünya Bankası olarak bilinen Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD), II. Dünya Savaşı’nda altyapısı çökmüş Avrupa’nın yeniden inşası için Amerika Birleşik Devletleri’nin tahsis ettiği Marshall yardımlarını dağıtmak üzere kurulan ve adı sonradan İktisadi İş birliği ve Kalkınma Teşkilatına (OECD) dönüşen Avrupa İktisadi İş birliği Teşkilatı (OEEC) öne çıkmaktadır.
Bölgesel İlişkiler
Dünya ticaret sisteminin hukuki altyapısını oluşturan Dünya Ticaret Örgütü kurallarına bir istisna olarak getirilen bölgesel ticaret anlaşmalarında 1990’lardan başlayarak önemli bir artış yaşanmıştır. Halihazırda dünya ticaretinin yaklaşık %50’si tercihli ticaret düzenlemeleri kapsamında yapılmaktadır.

Ülkemiz coğrafyası, nüfusu, dinamik iş gücü, zengin enerji ve tarım kaynakları, turizm kapasitesi ve rekabetçi işletme maliyetleriyle bölgesel iş birliği açısından çok güçlü bir potansiyele sahiptir.

Ülkemizin bölgede oynadığı ekonomik ve ticari öncü rolün bir yansıması olarak dost ve kardeş bölge ülkeleri ile ikili ilişkilerimiz kurucu üyesi olduğumuz Karadeniz Ekonomik İş birliği Teşkilatı (KEİ), Gelişen Sekiz Ülke (D8), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) çatıları altında kuvvetlendirilmektedir.

Söz konusu kuruluşlar çatısı altında özellikle ticaret alanında iş birliğinin geliştirilmesi amacına yönelik olarak tercihli ticaret düzenlemeleri tesis edilmesi çalışmalarına ülkemizce özel önem atfedilmektedir. Bu minvalde İİT, EİT ve D8 Tercihli Ticaret Anlaşmalarının tamamına ülkemizce taraf olunmuş ve yükümlülüklerimiz yerine getirilmiştir.
AB ile Ekonomik İlişkiler
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında “ortaklık” kuran Ankara Anlaşması 12 Eylül 1963’te imzalanarak 1 Aralık 1964 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Anlaşma ile taraflar arasındaki ticari, ekonomik ilişkilerin aralıksız ve dengeli olarak güçlendirilmesi teşvik edilerek Türkiye’nin ekonomik olarak kalkınması, Türk halkının istihdam seviyesinin ve yaşam şartlarının yükseltilmesi amaçlanmıştır.

Ayrıca Anlaşma ile Gümrük Birliği’nin esasları, tarım, malların, kişilerin, sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaşımı, ulaştırma, rekabet, mevzuat ile ekonomik ve ticari politikaların uyumlaştırılması, ortaklık organları, Türkiye’nin tam üyelik imkânları, ortaklık ilişkisinde çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümü gibi konular hükme bağlanmıştır.

Ankara Anlaşması; Türkiye ile AB arasında hazırlık, geçiş ve son dönem olarak adlandırılan üç kademede tamamlanacak bir ortaklık ilişkisi kurmaktadır. Ankara Anlaşması’nın Katma Protokol ile düzenlenen Geçiş Dönemi’nin tamamlanmasını izleyen dönemde ise “son dönem” başlamakta olup bu dönem, Türkiye ile AB arasındaki “Gümrük Birliği’ne” dayanmaktadır. 

31 Aralık 1995 tarihinde Gümrük Birliği’nin ihdas edilmesiyle birlikte, ülkemizin 1995 yılında 21,6 milyar dolar olan toplam ihracatı %941 oranında artış göstererek 2021 yılı itibariyle 225,2 milyar dolara yükselmiş olup; aynı dönemde, AB’ye olan ihracat ise 10,6 milyar dolardan 93,0 milyar dolara yükselerek %776 oranında artış kaydetmiştir.

Gümrük Birliği ile Türkiye’nin toplam ithalatı 35,7 milyar dolardan 271,4 milyar dolara yükselerek %660 oranında artış göstermiştir. Aynı dönemde, ülkemizin AB’den ithalatı %437 oranında artarak 1995 yılında 15,9 milyar dolar iken 2021 yılında 85,6 milyar dolara çıkmıştır. 

Türkiye ile AB arasında büyük bir ivme kazanan ticaret hacmi 2021 yılında 178,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiş ve AB ülkemizin en önemli ticaret ortağı olmayı sürdürmüştür. Ülkemiz, AB’nin toplam ihracatından aldığı %3,6'lık pay ile 6. sırada yerini almıştır. AB, 2021 yılında 93 milyar dolar ile ihracatımızdan %41,3 oranında pay almakta olup toplam ihracatımızda ilk sırada yer almaktadır.

Ülkemiz, AB ülkelerinin kendi aralarında yaptığı ticaret hariç tutulduğunda, AB’nin toplam ithalatında ise %3,7’lik payla 6. sırada yer almaktadır. Ayrıca AB, ülkemizin ihracatında olduğu gibi ithalatında da ilk sırada yer almaktadır. 2021 yılı rakamlarına göre Türkiye 271 milyar dolarlık toplam ithalatının 85 milyar dolarlık kısmını (%31,5’lik pay) AB’den gerçekleştirmiştir. 2021 yılında ülkemizin AB ile olan ticaretinde ihracatın ithalatı karşılama oranı %108,7 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin
Serbest Ticaret Anlaşmaları
Türkiye, gerek uluslararası ticaretteki Serbest Ticaret Anlaşması (STA) ağları oluşturma eğilimine paralel olarak gerekse Gümrük Birliği çerçevesinde Avrupa Birliği’nin (AB) STA akdettiği ülkelerle karşılıklı yarar esasına dayalı benzer anlaşmalar akdetmektedir.

STA’lar, komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretimizin geliştirilmesi; ihracatçılarımızın dış pazarlarda başta AB ülkelerinin müteşebbisleri olmak üzere rakipleri ile eşit şartlarda rekabet edebilmesinin temini; karşılıklı yatırımların ve müşterek teşebbüslerle ülkemizin uluslararası rekabet gücünün artırılması bakımından önem taşımaktadır. Bu kapsamda, ülkemizin AB tarafından imzalanmış STA’ların içeriğini aynen kabul etme yükümlülüğü bulunmamakta olup gerçekleştirilen müzakerelerde sanayi ve ticaret politikası önceliklerimiz ile ülkemiz hassasiyetleri göz önüne alınmaktadır.

Ülkemizin hâlihazırda 22 ülke ile (EFTA, İsrail, Kuzey Makedonya, Bosna-Hersek, Filistin, Tunus, Fas, Mısır, Arnavutluk, Gürcistan, Karadağ, Sırbistan, Şili, Morityus, Güney Kore, Malezya, Moldova, Faroe Adaları, Singapur, Kosova, Venezuela ve Birleşik Krallık) STA’ları yürürlüktedir.

Mevcut STA’ların güncellenmesi ve kapsamlarının genişletilmesi çerçevesinde, Sırbistan STA’sının güncellenmesine yönelik imzalanan protokoller 1 Haziran 2019, Türkiye-Bosna Hersek revize STA 1 Ağustos 2021, Türkiye-EFTA revize STA 1 Ekim 2021 tarihlerinde yürürlüğe girmiştir. Bununla beraber, Türkiye-Karadağ STA’sını revize eden protokollerin ise onay süreçleri devam etmektedir. Ayrıca Gürcistan ve Malezya ile yürütülen müzakerelerin yakın zamanda sonuçlandırılması, Moldova ve Kuzey Makedonya ile ise kısa zamanda müzakerelere başlanması hedeflenmektedir.

Diğer taraftan 13 ülke/ülke grubu ile resmi olarak başlatılmış bulunan STA müzakereleri kapsamında üç ülke (Japonya, Tayland ve Endonezya) ile müzakereler aktif bir şekilde sürdürülmektedir. Müzakere sürecinde olan diğer ülke/ülke grupları (Meksika, Peru, Kolombiya, Ekvator, Somali, MERCOSUR, Kamerun, Körfez İş birliği Konseyi, Seyşeller ve Cibuti) ile de söz konusu süreçlerin hızlandırılmasına ilişkin çalışmalar yürütülmektedir. Ayrıca dokuz ülke/ülke grubu (ABD, Kanada, Hindistan, Vietnam, Orta Amerika Ülkeleri, Afrika Karayip Pasifik Ülkeleri, Libya, Cezayir ve Güney Afrika Cumhuriyeti) nezdinde de STA müzakerelerine başlama girişiminde bulunulmuştur.
Türkiye’nin en fazla ihracat
gerçekleştirdiği ülkelere
bakıldığında AB ülkelerinin
en önemli ticaret
partnerimiz olarak öne
çıktığı görülmektedir.
Turizm Ülkesi Türkiye
Geleneksel Sanatlar
Tiyatro
Türk Mutfağında
Öne Çıkan Lezzetler
Uluslararası Hizmet Ticareti
Ülkemizin hizmet ihracatındaki gelişimi reformcu ekonomi politikalarımızın en önemli sac ayaklarından birini oluşturmaktadır. Bu kapsamda yürüttüğümüz büyüme stratejisinde yatırım, üretim ve istihdamla birlikte dördüncü sac ayağını oluşturan ülkemiz ihracatı her geçen gün önemini artırmaktadır.

Hizmetler sektörü; net döviz girdisi sağlaması, istihdam kaynağı olması ve oluşturduğu çarpan etkisiyle mal ihracatına pozitif katkı yapması yönüyle Türkiye ekonomisinin tam anlamıyla göz bebeği sektörü konumundadır. Küresel ticaret akışında son derece kilit bir yerde duran Türkiye, mal ticaretinde olduğu kadar hizmet ticaretinde de kendini küresel ekonomide göstermekte, gücünü en uzak coğrafyalarda dahi hissettirmektedir.

Dünyanın dört bir köşesine artık sadece ürünlerimiz değil müteahhitlik hizmetlerimiz, yazılımlarımız, dizilerimiz, sinema filmlerimiz, sağlık hizmetlerimiz ve kültürümüz de ihraç edilmektedir.

Ülkemiz tarihsel olarak bakıldığında hizmet ticaretinde net ihracatçı pozisyonundadır. 2002 yılında 14 milyar dolar olan hizmet ihracatımız, 2019 yılında Cumhuriyet tarihinin rekor düzeyine ulaşarak 62,8 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Tüm dünyada etkili olan pandemi kaynaklı olumsuz koşullara rağmen hizmet ihracatımız 2021 yılında bir önceki yıla göre %64 oranında artış kaydederek 58 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır.

Bu çerçevede ülkemiz tarafından sektöre özgü ihtiyaçlar çerçevesinde kurgulanan destek programları uygulanmakta, sektörel iş birliği kuruluşları başta olmak üzere hizmet sektörleri ile dirsek teması halinde çalışılarak hizmet ihracatımızın artırılması yönünde önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar sonucu ülkemizin hizmet ihracatının arttığını gösteren örnekler mevcuttur.
Sağlık ve Seyahat Hizmetleri
Sağlık turizmi, Türkiye medikal sektörünün gelişmiş potansiyeli, kalifiye iş gücü, Türk insanının yüksek girişimci ruhu ve üstün misafirperverliği de göz önüne alındığında, Türkiye için 2012 yılından itibaren hedef hizmet ihracatı sektörlerinden birisi konumundadır. 2012 yılından 2022’ye kadar geçen bu süreçte Türkiye’ye gelen sağlık turisti sayısı yaklaşık 6 kat artmıştır. Vizeye tabi sağlık turistlerine yaklaşık üç günde vize alabilme kolaylığı, komplikasyon sigortası uygulamasıyla sağlanan sağlık turisti güvencesi, uçak bileti desteği ve Ticaret Bakanlığının diğer destekleri ve yoğun girişimleriyle gerek hizmet sunum altyapısının geliştirilmesi gerek ülke algısının sağlamlaştırılması gerekse sektörel tanıtım gücünün artırılması yoluyla Türkiye’nin sağlık turizminde dünyada başat ülkeler arasında olma amacı benimsenmiştir.
Yurt Dışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri
Türk müteahhitlerin dışa açılma hamlesi 1972 yılında Libya’da iş üstlenilmesiyle başlamış olup 2002 yılına kadar yurt dışında toplamda 50 milyar dolarlık iş üstlenilmesi şeklinde gerçekleşmiştir. 2002’den günümüze kadar büyük bir atılım yapan Türk müteahhitlik firmaları, toplamda 400 milyar dolarlık iş üstlenilmesi ve senelik 30 milyar dolardan fazla iş hacmi sağlama başarısını göstermiştir. Türk müteahhitlik firmaları tarafından 2021 yılında yurt dışında 30,7 milyar dolar değerinde 425 proje üstlenilmiştir. Bu başarıda Türk müteahhitlik firmalarının diğer ülke firmalarına nazaran sahip olduğu teknik yeterlilik ve sunduğu kaliteli hizmet belirleyici olmuştur. Türk müteahhitlik firmaları, faaliyet gösterdikleri ülkelerde metro, havaalanı, baraj gibi prestij projelerini tamamlayarak Türk yatırımcısına olan güven ve itibara katkıda bulunmuştur. Hâlihazırda 131 ülkede faaliyet gösteren Türk müteahhitlerin üstlendiği projelerin ağırlıklı olarak dağılımı; BDT %46,0 (210,5 milyar dolar), Ortadoğu %24,9 (113,9 milyar dolar), Afrika %17,8 (81,4 milyar dolar – Sahra-altı Afrika %5,5, Kuzey Afrika %12,2) olarak gerçekleşmiştir. Uluslararası kabul gören ENR’ın En Büyük 250 Yurt Dışı Müteahhitlik Firması Listesi’ne göre Türkiye, 2021 yılında 40 firması ile firma sayısı itibariyle Çin ve ABD’den sonra 3. sırada, projelerden elde edilen gelirler bazında ise 8. sırada yer almaktadır.
Kültürel Hizmetler ve Yaratıcı Endüstriler
Türk dizilerinin popülaritesi, özellikle 2007 yılından itibaren gerçekleştirilen pazarlama faaliyetleriyle birlikte ülke sınırlarının ötesine geçerek küresel çapta bir pazara ulaşmıştır. Günümüz itibariyle dünyada 150’den fazla ülkeye ihraç edilmekte olan Türk dizileri 700 milyonu aşkın izleyiciyle buluşmaktadır. Söz konusu başarının neticesinde Türkiye, bugün dizi ihracatında dünyada Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) sonra ikinci sıraya konumlanmış durumdadır. Dizi ihracatımızın yarıya yakını kültürel olarak yakın olduğumuz Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerine gerçekleşmektedir. Bu durumuyla dizi sektörü, doğrudan tanıtım yapması hasebiyle gıda, mobilya, halı, tekstil ve mücevherat gibi kalemlerde mal ihracatımızı; turizm, gastronomi, gayrimenkul, sağlık turizmi gibi kalemlerde de hizmet ihracatımızı destekleyen bir hizmet sektörü kalemi haline gelmiştir. Öte yandan Türkiye’nin animasyon sektörünün pazar hacminden almış olduğu pay oldukça sınırlı olmakla birlikte çok ciddi bir potansiyele sahip olduğu gözlenmektedir. Animasyon sektörünün Ticaret ve Kültür ve Turizm Bakanlığının destekleriyle oyun ve dizi sektörüne yakın bir ihracat payına ulaşabileceği düşünülmektedir.
Eğitim ve Yenilikçi Hizmetler
Eğitim sektörü ekonomiye olan doğrudan ve dolaylı katkılarının yanı sıra bir kamu diplomasisi aracı olarak görülmesi sebebiyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemle ele alınmaktadır. UNESCO tarafından yayımlanan uluslararası öğrenci verilerine göre 2019 yılında Türkiye’de eğitim hizmeti alan uluslararası öğrenci sayısı 154.505 kişi olup 2019 yılındaki dünya öğrenci hareketliliğinden %2,5 pay almıştır. Ülkemiz uluslararası öğrenci hareketliliği konusunda başarısını artırarak sürdürmekte olup 2021 yılı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) istatistiklerine göre uluslararası öğrenci sayımız 224.048’e ulaşmış durumdadır. Aralarında eğitim sektörünün de yer aldığı hizmet sektörlerine özgü devlet yardımı programlarının Ticaret Bakanlığınca uygulanmaya başlandığı 2012 yılı (31.170) ile 2021 yılı (224.048) verileri karşılaştırıldığında 7 kattan fazla bir artış elde edildiği görülmektedir. Uluslararası öğrencilerin gerek öğrenim bedeli gerekse ulaşım, konaklama, yeme ve içme gibi yaşam maliyetlerinden oluşan toplam ekonomik katkısı ülkemiz hizmet ihracatı açısından son derece önemlidir. Yapılan çalışmalara göre eğitim hizmetleri ihracatının 2020 yılında 1,1 milyar ABD doları, 2021 yılında 1,3 milyar ABD doları seviyesinde olduğu değerlendirilmektedir.
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
Türkiye, halı ve çorap ihracatında dünyada ikinci sırada,
denim kumaş ve ev tekstili ihracatında ise dünyada dördüncü sırada yer almaktadır. Tekstil ihracatında Avrupa’da ikinci sırada, hazır giyim ihracatında ise Avrupa’da üçüncü sırada bulunmaktadır.
Türkiye; kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, fındık, bulgur ve un ihracatında dünyada lider konumdayken, makarna ihracatında dünyada ikinci sırada yer almaktadır.
Türkiye; yumurta ve mercimek ihracatında dünyada üçüncü sıradaki yerini korurken, turunçgil ihracatında ise Avrupa’da üçüncü, dünyada altıncı sırada yer almaktadır.
Türkiye; otobüs, midibüs ve minibüs ihracatında dünyada üçüncü sıradayken,
Avrupa Birliği’ne bu ürün grubunda en çok ihracat gerçekleştiren ikinci ülke konumundadır.
Türkiye, traktör ihracatında Avrupa Birliği’ne en çok ihracat gerçekleştiren beşinci ülkedir.
Ülkemiz, beyaz eşya sektöründe Avrupa’ya ihracatta ikinci sırada yer almaktadır.
Türkiye, ev tipi bulaşık makinesi ihracatında dünyada dördüncü sırada yer alırken, Avrupa Birliği’nde ikinci sırada yer almaktadır.
Ülkemiz, çamaşır makinesi ihracatında dünyada dördüncü sırada yer alırken,
Avrupa Birliği’nde üçüncü sırada yer almaktadır.
Turizm Ülkesi Türkiye
Geleneksel Sanatlar
Tiyatro
Türk Mutfağında
Öne Çıkan Lezzetler

“BENİM TÜRKİYEM”

Siz de sizin gözünüzden Türkiye'yi anlatarak bize katkıda bulunabilirsiniz.