Çorbalar
Ç
orba Türk Mutfağı'nın nirengi noktasıdır. Besleyici özelliğiyle bilinen çorbalarımız “ruhun gıdası” olarak görülür ve kültürümüzde salt bir yemek olmanın çok ötesinde anlamlar taşır.
Çorba Anadolu’da çoğu kez günün başlangıcıdır. Türk kültüründe kahvaltı yakın zamana kadar bir tas çorba ile yufka ekmekten ibaretti. Bugün her esnaf lokantasında çorba vardır ve günün çorbası öğünün olmazsa olmaz başlangıcıdır. Çorba her öğün tüketilebilen, her sofrada yer bulabilen bir yemektir.
Türk Mutfağı çorbalarının çoğunda son bir sihirli dokunuş vardır. Çoğu kez hiç yağsız pişen çorbalara son anda kuru nane, tarhun gibi otlar veya kırmızıbiber gibi baharatlarla kızdırılmış tereyağı veya sadeyağ eklenir. Bu son dokunuş dumanı tüten çorbaya inanılmaz bir rayiha katar. Konuğa sunulan bir tas çorba, paylaşmanın huzuru, Türk misafirperverliğinin simgesidir.
Mezeler
Meze, sofrada ortaya paylaşım için gelen tadımlık yiyeceklere verilen ortak bir addır. Meze sözcüğü Farsça “tat” anlamına gelir, bu da mezelerin tadımlık, iştah açıcı, küçük porsiyonlarda olmasını açıklar.
Meze sofrası birbirinden çok farklı yiyeceklerle kurulur. Mezelerin çoğu önceden hazır edilen soğuk yiyecek ve yemeklerden oluşur. Ayrıca tadımlık olarak anında hazırlanarak ara ara sofraya getirilen sıcak mezeler de vardır. Sıcak sulu yemekler ise genellikle meze sofrasının parçası değildir. Türkiye’nin deniz kıyısı bölgelerinde balık, diğer bölgelerde ise sac kavurma, köfte ya da kebap gibi et yemekleri ana yemek olarak mezeleri takip eder.