Deniz Kaplumbağası
Türkiye’nin kumsalları Caretta caretta için en önemli yuvalama alanları arasındadır. Chelonia mydas için ise en büyük yuvalama potansiyeli %99’luk bir seviye ile Türkiye ve Kıbrıs’ta bulunmaktadır. Ülkemizde deniz kaplumbağası koruma ve izleme çalışmaları 1989 yılında başlamış, 21 adet deniz kaplumbağaları yuvalama kumsalı tespit edilmiş ve bu alanlar koruma altına alınmıştır. Bu kumsallardan; Belek, Patara, Göksu, Köyceğiz- Dalyan, Fethiye- Göcek ÖÇKB’de yer alan üreme kumsalları Bakanlığın sorumluluğu altındadır.
Flamingo
Tuz Gölü ÖÇKB, flamingoların dünyadaki en büyük doğal üreme kolonisini (kuluçka alanı) barındırmaktadır. Flamingolar genellikle tuzlu ve acı sığ sularda kalabalık gruplar halinde yaşayan yeryüzündeki en gösterişli kuşlardan biridir. Yeryüzünde 6 türü yaşamaktadır. Ülkemizde yaşayan türü ise büyük flamingo olarak bilinen, literatürde “Phoenicopterus roseus” olarak adlandırılan türdür.
Kara Semenderi
Göcek Semenderi olarak da bilinen (Lyciasalamandra fazilae) Köyceğiz, Dalyan, Göcek ile Göcek civarındaki Tersane ve Domuz Adası’nda yaşamaktadır.
Kum Köpekbalığı
Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde Boncuk Koyu, türün tüm Akdeniz havzasındaki bilinen tek üreme noktasıdır.
Kum Zambağı
Nesli tehlike altında bir tür olan Kum zambağı (Pancratium maritimum) Amaryllidaceae (Zambakgiller) familyasının bir üyesi monotipik (alt türü olmayan) bir cinstir. Türkiye’de: Akdeniz, Eğe, Marmara ve Karadeniz sahil kumullarında yetişmektedir.
Çiçekleri beyaz, gösterişli ve çok hoş kokulu olan bu bitki daha çok sabit kumulları tercih etmektedir. Kum zambağı bir güneş bitkisidir. Bu nedenle kumulların ıslak olmadığı, kararlı (stabil) kumullarda ve diğer bitki türlerinin zayıf olduğu açık alanları tercih etmektedir.
Sevgi Çiceği
Sevgi Çiçeği (Centaurea tchihatcheffii) Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre “Çok Tehlikede” (CR: Critically Endangered) kategorisinde değerlendirilmekte, Bern Sözleşmesine göre de kesin koruma altında olan bitki türleri arasında yer almaktadır. Mogan Gölü çevresinde yetişen Sevgi Çiçeğinin (Centaurea tchihatcheffii) popülasyonunun araştırılması, korunması (varsa) tehditlerin ve koruma tedbirlerinin belirlenmesi ve rezerv alanının devamlılığına ilişkin gerekli koruma önlemlerin alınmasına ilişkin çalışmalar Bakanlık tarafından yürütülmektedir.
Anadolu Sığla Ağacı
Doğal olarak özellikle Köyceğiz ve Dalaman deltasıyla, Marmaris ve Fethiye ilçelerinin kıyı düzlüklerinde meşcereler halinde bulunur. Sığla yağı iyi bir antiseptik ve parazit öldürücüdür. Pomat ve yakı halinde uyuz, mantar gibi cilt hastalıklarında yararlıdır. Mide yaralarının iyileştirilmesinde de kullanılmaktadır. Vücuttaki yaraların iyileştirilmesinde ise sığla yağının yara olan yere sürülmesi suretiyle kullanılmaktadır. Böylelikle yara izi kalmadan deri iyileşmektedir. Sığla ormanları içinde koyu gölgesi ve yaydığı koku nedeniyle insanlara huzur vermektedir.
Su Samuru
Su samurlarının sayıları hem Türkiye’de hem de dünyada hızla azalmaktadır. Bu nedenle CITES Sözleşmesinin Ek-1 kısmında, Bern Sözleşmesinin Ek-2 kısmında koruma altına alınmış ve tehlike altında olarak sınıflandırılmıştır. Bu tür aynı zamanda Merkez Av Komisyonu tarafından da avlanması yasak türler arasında listelenmiştir. Ülkemizde su samurları tatlı su ve acı su ile deniz habitatlarının çok geniş bir dağılımından yararlanır. Göllerde, sazlık ve çeşitli sulak alanlarda, sulama kanallarında ve deniz kıyılarında bulunabilir. Her büyüklükteki nehir ve ırmaklar su samurunun yaşama alanı olabilmektedir. Hatta Bakanlıkça yapılan araştırmalarda su samurlarının içerisinde sulak alan ve akarsu bulunan mağaraları da kullandığı tespit edilmiştir. Beslenmelerinde esas gıdalarını başta balıklar olmak üzere, kurbağa türleri ve bazı crustacea türleri oluşturur. Hatta su kuşları ve yumurtalarını da yerler. Bazen, yeterli besin bulamadıkları dönemlerde kümes hayvanlarını da tüketirler, hatta bitkisel besinlerle de beslendikleri saptanmıştır. Özel çevre koruma bölgelerinde izlenen türler içerisinde olup yapılan çalışmalar sonucunda belirlenen tehditlere karşı Bakanlıkça tedbirler alınmaktadır. Özel Çevre Koruma Bölgeleri içerisinde özellikle Köyceğiz Dalyan ve Gökova bölgelerinde görülmektedir.
Ekolojik Koridorlar
Ekolojik koridorlar birbirine yakın coğrafi bölgelerdeki habitatları ekolojik olarak birbirine bağlayan, türlerin geçişine imkân sağlayan, doğal veya yapay olarak teşkil edilmiş bağlantı alanları olarak tanımlanmaktadır. Ekolojik koridorlar, geleneksel doğa koruma politikalarında sınırları belirlenmiş alanların (Türkiye’de ulusal ve taraf olunan uluslararası mevzuat kapsamında; tabiat varlığı, doğal sit alanı, özel çevre koruma bölgesi, milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı, yaban hayatı geliştirme sahası, sulak alan, tabiat anıtı vb. koruma statüsüne sahip alanlar) birleştirilerek koruma bütünlüğünü sağlayan ve koruma uygulamalarına bir dil birliği getiren yeni korunan alan yaklaşımıdır. Ekolojik koridorlar, biyolojik çeşitliliğin artmasına katkıda bulunarak doğal ve yarı doğal alanların parçalanmasını engellemektedir. Fauna ve flora açısından yayılma ve gen akışını; türlerin koloni oluşturması için uygun ortam, habitat genişliği, niş çeşitliliği vb. katkılar sağlamaktadır.
Bilimsel kriterler ışığında, ekolojik sürekliliği sağlamak ekosistem bütünlüğünü ve biyolojik çeşitliliği korumak, korunan alanlar arasındaki bağlantıyı sağlayan koridorları belirleyerek, alt ekosistemler arasında sürdürülebilir sağlıklı bağlantıları oluşturmak amacıyla projeler başlatılmıştır. Bu çalışmalar etaplar halinde yürütülmekte olup; çalışmalar tamamlandıktan sonra tüm Türkiye’deki korunan alanlar arasındaki ekolojik koridorlar belirlenmiş olacaktır.
Bu noktada şehirlerimizde kurduğumuz millet bahçelerimiz ekolojik koridorlarla birleştirilerek yemyeşil bir ‘iç hat’ oluşturmakta; ülkemiz yeşil ağlarla örülmektedir. Şehirlerimiz yeşil koridorlarla birbirine bağlanıp, çevre hassasiyetinden hareketle ÖÇK alanları artırılmaktadır. Millet bahçeleriyle ekolojik alanları birleştiren kuzeyden güneye, doğudan batıya doğal ve yemyeşil koridorlar; korunan alanlar ile tüm doğal alanlarımızı birbirine bağlayan 22 il sınırında ekolojik koridorlar oluşturulmaktadır.
Çevresel kalitenin artırılması, iklim değişikliği ve küresel ısınmayla mücadele, karbon salınımının azaltılması, taşkınlarla mücadele, türlerin yok olmasının engellenmesi hususlarında ekolojik koridorlar büyük önem taşımaktadır. Ekolojik koridorlar ile korunacak alanlar, orman alanları, sulak alanlar, tarım alanları, vadiler, dere yatakları, büyük ovalar gibi korunacak alanlarla; kent içlerinde botanik bahçeleri, kent ormanları, korular ile zaman içerisinde doğal yapıya dönüşmüş ağaçlandırma alanları, park alanları, millet bahçeleri, akarsu havzaları, baraj göletleri, gibi doğal yaşamı destekleyen, canlıların barınma, beslenme amacıyla kullanabildiği alanlar birleştirilecektir.
Doğal ve yarı doğal alanları uygun hatlar ve/veya yamalar ile birleştirmeyi hedef alan ekolojik koridorlar, doğrudan habitat bütünlüğü olarak ele alınacaktır. Uygun hallerde ise seçilecek kritik türler başta olmak üzere flora ve fauna habitatları belirlenecek, bu türlerin ihtiyaçlarına göre koridor alanlar analiz edilecektir. Göçmen türlerin göç durumları, yaşam alanları, dağılım kapasitesi ve yaşam stratejileri koridor seçiminde esas alınacaktır. Bu alanlar, doğal eşikler ve doğal ortamların devamlılığını sağlayan coğrafi alanları da kapsayacaktır.