D
ünyada yaşanan teknolojik gelişmelerin birçoğu uzayı ve uzay teknolojilerinin önemini kaçınılmaz hale getirmektedir. Türkiye’nin de son yıllarda uzay teknolojilerinin geliştirilmesi alanında yakaladığı ivme, bu alanda atılacak başarılı adımların habercisi niteliğindedir.
Ülkemizde hâlihazırda devam eden uzay teknolojileri çalışmalarının tek bir çatı altında koordine edilmesi, ülkemizin yurt içi ve yurt dışındaki çeşitli uzay organizasyonlarında temsil edilmesi ve uzay teknolojileri ve uzay hukuku gibi konularda ülkemizin ihtiyaç duyduğu teknik ve idari çalışmaları yapmak üzere Türkiye Uzay Ajansı (TUA) 2018 yılında 23 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulmuştur.
Ülkemizin uzay alanında sektördeki tüm kurum ve kuruluşları kapsayacak şekilde bir strateji oluşturması amacıyla TUA’ya Millî Uzay Programı’nı hazırlama görevi verilmiştir. Bu kapsamda sektörden ilgili kurum ve kuruluşlardan katılımcıların da görüşlerini alan TUA, Millî Uzay Programı’nı hazırlamıştır. 9 Şubat 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından dünya kamuoyuna duyurulmuştur.
Millî Uzay Programı kapsamında belirlenen 10 ana hedef şunlardır:
2023 yılında Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında sert iniş yöntemi ile Ay’a ilk teması gerçekleştirmek, 2028 yılında ise yumuşak iniş yöntemi ile Ay’a ulaşmak.
Yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari bir marka ortaya çıkarmak.
Türkiye’ye ait bir bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi geliştirmek.
Uzaya erişimi sağlamak ve bir uzay limanı işletmesi kurmak.
Uzay havası veya meteorolojisi olarak tanımlanan alana yatırım yaparak Türkiye’nin uzaydaki yetkinliğini artırmak.
Türkiye’yi astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibi konularında daha yetkin bir ülke konumuna getirmek.
Türkiye’de uzay sanayii ekosistemini daha da geliştirmek.
Uzay Teknolojisi Geliştirme Bölgesi kurmak.
Uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağını geliştirmek.
Bir Türk vatandaşını uzaya göndermek.
Millî Uzay Programı, ülkemizin uzay politikaları alanındaki vizyon, strateji, hedef ve projelerinin belirlenmesi, bunların eş güdüm içerisinde yürütülmesine yönelik olarak dünyadaki gelişmeler ve ülkemizdeki mevcut potansiyel dikkate alınarak hazırlanmış kapsamlı bir çalışmadır.
Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi Türkiye’nin de Ay’a bağımsız erişim hedefi bulunmaktadır. Ay Araştırma Programı (AYAP), Ay yüzeyine sert iniş gerçekleştirilmesi planlanan AYAP-1 ve yumuşak iniş gerçekleştirilmesi planlanan AYAP-2 ile iki aşamadan oluşacak şekilde tanımlanmıştır. İlk aşamada, 2023 yılı sonunda uluslararası iş birliği ile yakın dünya yörüngesinde ateşlenecek olan Türkiye’nin kendi imkanlarıyla geliştireceği millî ve özgün hibrit yakıtlı itki sistemine sahip uzay aracı ile Ay’a ulaşılarak sert iniş gerçekleştirilecektir. AYAP-1 için 2021 Aralık ayında start verilmekle birlikte uzay aracı ve hibrit itki sisteminin ön tasarım aşamaları devam etmektedir. İkinci aşamada ise 2028 yılında, uzay aracını alçak dünya yörüngesine çıkaran yerli fırlatma sisteminin de tamamlanması ile aya yumuşak iniş gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.
Ülkemiz, otuz yıldan uzun süredir uydu teknolojileri alanında faaliyet göstermekte ve yıllar geçtikçe bu alandaki kabiliyetini artırmaktadır. TÜRKSAT 1B (1994), TÜRKSAT 1C (1996), TÜRKSAT 2A (2001), TÜRKSAT 3A (2011), TÜRSAT 4A (2014), TÜRKSAT 4B (2015), TÜRKSAT 5A (2021) haberleşme uyduları fırlatılarak görev yörüngelerinde yerlerini almışlar ve ülkemizin televizyon ve haberleşme altyapılarının mihenk taşlarından olmuşlardır. Son olarak ise TÜRKSAT 5B (2021) haberleşme uydusu 2021 yılının Aralık ayında fırlatılmıştır. Öte yandan BİLSAT (2003), ülkemizde ilk defa tasarlanıp üretilen uzaktan algılama uydusu olan RASAT (2011), özgün ve yerli imkanlarla geliştirilmiş ilk yüksek çözünürlük uzaktan algılama uydumuz GÖKTÜRK 2 (2012) ve birçok iş paketi, ülkemiz şirketleri tarafından yapılan GÖKTÜRK 1 (2016) gibi uzaktan algılama uyduları geliştirilmiş ve uzayda faaliyete geçirilerek ülkemizin uzaydaki gözü olmuşlardır.
Bunlara ilave olarak ülkemizde daha çok deneysel ve bilimsel amaçlarla tasarlanan küp ve küçük uydular da geliştirilmektedir. Bunlara örnek olarak, İTÜpSAT1 (2009), TÜRKSAT 3USAT (2013), BeEagleSat (2017), HAVELSAT (2017), UBAKUSAT (2018), ASELSAT (2021) ve son olarak da bir cep uydu olan Grizu-263 (2022) gösterilebilir. Bu sayede özellikle bazı üniversitelerimiz ve şirketlerimiz geliştirdikleri çeşitli görev yüklerine uzay tarihçesi kazandırmıştır.
Hâlihazırda yerli ve milli imkânlar ile devam eden haberleşme ve uzaktan algılama uydu çalışmaları bulunmaktadır. İlk yerli ve millî haberleşme uydumuz olacak olan TÜRKSAT-6A’nın yakın bir zamanda fırlatılması planlanmakta, yine ülkemizin kabiliyetleriyle geliştirilen çok yüksek çözünürlüklü uzaktan algılama uydu projesi olan İMECE’nin de uydularımız arasında yer alması beklenmektedir.
Uzaya bağımsız erişim imkânını kazanmak adına Türkiye, en uygun fırlatma alanı ve teknolojisini belirleyerek fırlatma tesis altyapısını oluşturmak, böylece yerli ve millî roketler ile alçak dünya yörüngesine görev yükü taşıyabilecek olgunluğa erişmek istemektedir. Fırlatma sistemleri ve teknolojileri açısından Türkiye yüksek potansiyele sahip olmakla beraber başlatılan projelerde kısa zamanda elde ettiği kabiliyetler ile de büyük bir ivmeyle yola devam etmektedir.
Sıvı yakıtlı roket teknolojileri konusunda çalışmalar yürüten Roketsan AŞ, bu alanda yaptığı çalışmalar ile 2020 yılında 136 km irtifaya ulaşan roket motorunu geliştirmiştir. Mikro Uydu Fırlatma Sistemi Geliştirme Projesi (MUFS) kapsamında üretilen bu roket motorunun 2026 yılı proje bitiminde 400 km irtifadaki alçak dünya yörüngesine 100 kg görev yükünü yerleştirmesi hedeflenmektedir.
Dünyada olduğu gibi ülkemizdeki fırlatma sektörü yatırımları, hibrit yakıtlı roket motoru konusunda hızlı ve emin adımlarla ilerlemektedir. DeltaV Uzay Teknolojileri A.Ş. tarafından geliştirilen hibrit yakıtlı roket motorları uçuş testlerini başarıyla tamamlamıştır. Farklı konfigürasyonları ile beraber yörünge altı testlerde kullanılabilen sonda roketi olarak piyasa taleplerine cevap verebilecek niteliğe kavuşmuştur.
Ülkemizde son yıllarda astronomi ve astrofizik alanında da önemli gelişmeler yaşanmıştır. 2000’li yıllardan sonra bu alandaki uluslararası yayınlarda SCI kapsamındaki dergilere gönderilen Türkiye adresli makalelerde ülkemiz çalışmalarında kayda değer bir artış olmuştur. Bilimsel çalışmalar sonucunda üretilen bu yayınlar genellikle gözlemlere dayalıdır.
Strateji Bütçe Başkanlığı tarafından desteklenmesi 2012 yılında kabul edilen Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) Projesi, Erzurum Atatürk Üniversitesi bünyesinde kurulacak ve 4 metre ayna çaplı bir kırmızı ötesi teleskoba sahip olacaktır. Teleskoptan ilk ışığın 2023 yılında alınması planlanmaktadır.
Bu kapsamda ülkemizde yapılan çalışmalar aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Ülkemizde son yıllarda Derin Uzay Gözlemleri alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi'nde 2017 yılında Ankara Üniversitesinden araştırmacıların liderliğinde Türk, Japon ve Rus bilim adamlarından oluşan uluslararası bir proje iş birliği çerçevesinde sürdürülen gezegen arama çalışmaları neticesinde Güneş Sistemimize 212 ışık yılı uzaklıkta bulunan HD208897 yıldızının etrafında bir öte-gezegen keşfedilmiştir.
Bunun yanında yine öte-gezegen çalışmalarında 2022 yılı başlarında Ankara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nden öğretim elemanları tarafından gerçekleştirilen araştırma ile Dünya’dan 1336 ışık yılı uzaklıktaki Kepler-451 çift yıldız sisteminde iki adet gezegen keşfedilmiştir.
24 Aralık 2018’de Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) 100. kuruluş yılı kutlamaları kapsamında Türk Astronomi Derneği (TAD) tarafından “Aynı Gökyüzü Altında Geçen 100 Yılı Birlikte Kutlayalım” sloganı ile yapılan etkinlikler kapsamında “Ötegezegenimizi Adlandırıyoruz” başlığında dünya genelinde bir yıldız ve Ötegezegen isimlendirme kampanyası başlatılmıştır. Türkiye, bu etkinlikte katalog ismi ''WASP-52'' olan yıldız ve onun Ötegezegen resmi isimlerini belirlemiştir. Türkiye için belirlenen yıldız "Anadolu", Ötegezegen ise "Göktürk" ismini almıştır. Ayrıca ülkemizde son yıllarda konu ile ilgili çok sayıda bilimsel çalıştay ve gözlem etkinlikleri düzenlenmiştir.
GÖKTÜRK Keşif Gözetleme Uydu Sistemi
Türk Astronot ve Bilim Misyonu (TABM), Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yılında bir Türk vatandaşının bilimsel deneyler gerçekleştirmek üzere uzaya gönderilmesi hedefidir. Bu hedef doğrultusunda tarihte ilk defa bir Türk, insanlı uzay uçuşuna katılarak ilk Türk uzay insanı unvanına sahip olacaktır. Bu görevin gerçekleştirilmesi halinde Türkiye, Uluslararası Uzay İstasyonunun altyapısından yararlanarak bilimsel deney yapma imkânına kavuşacaktır.
Bütün bunlarla birlikte Millî Uzay Programı dâhilinde Türkiye 2030 yılına kadar uydu teknolojileri, bölgesel konumlara sistemleri, uzay havası araştırmaları, uzay nesnelerinin yerden gözlemi ve takibi, uzay sanayi ekosisteminin geliştirilmesi ve insan kaynağının değerlendirilmesi gibi en kritik noktalarda da önemli atılım ve çalışmalarda bulunmayı planlamaktadır.