Loading...

TÜRKİYE’NİN İNSANİ VE GİRİŞİMCİ DIŞ POLİTİKASI

T
ürkiye Cumhuriyeti, 2023 yılında kuruluşunun 100. yıl dönümünü gururla kutlayacaktır. Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılına girmeye hazırlanırken ülkemizin izlediği dış politikanın öncelikli amacı, küresel gündemde iniş ve çıkışların yoğun olduğu çalkantılı bölgesel ve uluslararası ortamda Türkiye’nin çıkarlarını müdafaa etmektir. Bu amaç doğrultusunda Türkiye gerek kendi çevresinde gerek uzak coğrafyalarda sürdürülebilir barış, istikrar, refah ve kalkınmaya özgü şartların oluşması için çalışmaktadır. Bu bağlamda, Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ülküsünden güç alan ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettikleri üzere, milletimizin girişimci ruhunu ve insani karakterini yansıtacak şekilde geliştirilen Girişimci ve İnsani dış politikamız özenle yürütülmektedir.

2019 sonunda başlayan koronavirüs salgını kısa sürede tüm dünyayı ve hayatın her alanını etkilemiş, uluslararası ilişkilerde ise ahiren gelişen popülizm, yabancı düşmanlığı, ticarette korumacılık gibi ana eğilimlere ivme kazandırmıştır. İklim değişikliği, terörizm, siber saldırılar, düzensiz göç ve silahlanma gibi sınamaların etkileri daha fazla hissedilmektedir. Dünyada görüş mesafesinin iyice kısaldığı, kriz ve çatışmaların barış ve istikrara meydan okuduğu, farklı ölçekteki kuvvetler arasındaki güç savaşlarının süratlandığı ve çok taraflılığın ve evrensel değerlerin içinin boşaltıldığı bir zaman diliminde bulunulmaktadır. Uluslararası ortam, bölgemizde ve farklı coğrafyalardaki gittikçe artan kırılganlıklar, yükselen eşitsizlikler, hızlanan dijitalleşme ve halihazırdaki yetersiz küresel yönetişim mekanizmaları tarafından şekillendirilmeye çalışılmaktadır.

Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişme noktasındaki coğrafi konumu ve küresel düzeydeki gelişmeleri etkileme ve yönlendirme potansiyeli ile dünyamızda meydana gelen önemli gelişmelerin birçoğunda merkezi aktörler arasında bulunmaktadır. Mevcut küresel durumun tehdit ve sınamalarını gidermek ve fırsatlardan faydalanmak için Türkiye, ön alıcı, kapsayıcı, çözüm odaklı ve esnek bir diplomasi yürüterek sahada ve masada güçlü bir dış politika izlemektedir. Bu çerçevede Türkiye, yüzyıllara dayanan yerleşik diplomasi kültürüne haiz bir ülke olarak, dış politikasında Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasında köprü olan merkezi coğrafi konumu, tarihi çeşitliliği, istikrarlı kurumları, kalifiye insan kaynakları ve canlı ekonomisinin de içinde bulunduğu farklı kaynaklardan ilham almaktadır. Bu şekilde gelenek ve gelecek arasında sarsılmaz bağlar oluşturulmaktadır. Bununla birlikte diplomatik inisiyatif üstünlüğünü muhafaza ederek hem millî çıkarlarını ilerletmek hem de yeni köprüler kurmayı amaçlamaktadır. Ülkemiz küresel çapta düşünen fakat dünyanın dört bir yanında yerel düzeyde faaliyet gösteren bir diplomasi icra etmektedir.
Bu çerçevede Türkiye, dış politikasının girişimci özelliği kapsamında birbirini bütünleyen birçok siyasi, ekonomik, insani ve kültürel iş birliği gereçlerinden istifade etmektedir. Ülkemiz halihazırda toplam 255 diplomatik ve konsüler misyonuyla dünyanın en geniş 5. temsil ağına sahip hale gelmiştir.

Buna ilaveten ülkemizin küresel çapta kapsamlı bir ortaklık ağı bulunmaktadır. Bu bağlamda Türkiye, 28 ülkeyle yüksek düzeyli iş birliği konseyi, 4 ülkeyle hükûmetler arası zirve mekanizmaları, ayrıca üçlü veya daha çok üyeli bölgesel oluşumlar tesis etmiştir. Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Güney Kafkasya, Güney Asya ve Orta Asya’daki ülkelerle yakın ilişkilerini sürdürmekte ve korumaktadır. Ülkemiz bahse konu coğrafyalarla yetinmeyerek, Afrika ortaklık politikasını ve Latin Amerika ile Karayipler’e yönelik açılım politikalarını tahkim etmekte ve dış politikasının ufuklarını sürekli olarak genişletmektedir.

Bu çerçevede 16-18 Aralık 2021 tarihlerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirilen 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi bir mihenk taşı olmuştur. Zirveye, 38 Afrika ülkesinden 16 Devlet ve Hükûmet Başkanı, 25’i Dışişleri Bakanı olmak üzere toplam 100 Bakan iştirak etmiştir. Zirvede 5 yıllık bir Eylem Planı kabul edilmiş ve uygulanması için bir izleme mekanizması tesis edilmiştir.

Öte yandan 21. yüzyılın yükselen güçlerine ev sahipliği yapan Asya’ya yönelik etraflı ve bütüncül bir politikanın temelleri 2019’da ilan edilen Yeniden Asya girişimi kapsamında atılmıştır.

Türkiye en doğudaki Avrupalı ve en batıdaki Asyalı olarak hâlihazırdaki stratejik ilişkilerini tahkim etmeyi ve yenilerini oluşturmayı hedeflemektedir. Bu çerçevede, ülkemizin stratejik önceliklerinden biri de Avrupa Birliği’ne üyelik sürecidir. Avrupa Birliği’yle ilişkilerimizin tam üyelik hedefiyle, somut ve olumlu bir gündem temelinde geliştirilmesi için çaba gösterilmektedir.

Türkiye, 1952 yılında üye olduğu NATO’nun önde gelen Müttefiklerindendir. Ülkemiz, ulusal savunma ve güvenliğimizin temel yapı taşlarından olan İttifak içinde etkin sorumluluk üstlenmekte, güvenliğin bölünmezliği ve İttifak dayanışması ilkeleri temelinde hareket etmektedir. Türkiye on yıllardır Avrupa güvenliğine ve transatlantik savunma ve güvenlik işbirliğine kapsamlı katkılar sunmaktadır. Bu çerçevede Türkiye, NATO’nun harekat ve misyonlarına en fazla katkı sağlayan ilk beş, bütçesine en çok destek sağlayan ilk sekiz Müttefik arasında yer almaktadır.

Ülkemiz Avrupa’nın bir parçası olarak Avrupa Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı da dâhil olmak üzere hemen hemen tüm Avrupa kurumlarının üyesi ve hatta kurucu üyesidir. Kıtayı etkisi altına alan kitlesel göç hareketleri de dahil olmak üzere birçok sınamaya çözüm getirme gayretlerine etkin destek sağlamaktadır. Türkiye, enerji hatlarının merkezi ülkesi konumunda olup Avrupa’nın ve dünyanın enerji güvenliğinde de yaşamsal bir öneme sahiptir.

Bölgesel sorunlara bölgesel sahiplenme ve çözümleri öne çıkaran ülkemiz, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi çeşitli bölgesel örgütlerin ve girişimlerin de aynı zamanda kurucu üyesidir.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Gelişen Sekiz Ülke (D-8), Türk Devletleri Teşkilatı, Asya İşbirliği Diyaloğu ve MIKTA’nın (Meksika, Endonezya, Kore, Türkiye ve Avustralya) üyesi olan ülkemiz, üyesi olduğu tüm oluşum/teşkilatlarda üstlendiği Dönem Başkanlıklarıyla bu kurumlara güç ve hareketlilik katmıştır.

Turizm Ülkesi Türkiye
Geleneksel Sanatlar
Tiyatro
Türk Mutfağında Öne Çıkan Lezzetler
Küresel sorunlar ancak iş birliği ve etkin çok taraflılık temelindeki ortak çabalarla çözümlenebilmektedir. Bu durum ülkemizin çok taraflı platformlarda uyguladığı diplomasiye yön vermektedir. Ülkemiz, BM Güvenlik Konseyinde 2009-2010 döneminde görev yapmış ve bu şekilde küresel barış, istikrar ve güvenliğe müspet katkılar sağlamıştır. Türkiye Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın “Dünya Beşten Büyüktür” ifadeleriyle vurguladıkları üzere, günümüzün karmaşık ve çok boyutlu sorunları karşısında yetersiz kalan başta BM Güvenlik Konseyi ve diğer çok taraflı kurumların reforma tabi tutulmasını savunmaktadır.

Ülkemiz çatışmaların çözümü ve arabuluculuk alanında öncü bir rol oynamaktadır. Türkiye bu çerçevede BM, AGİT ve İİT’de arabuluculuk ile ilgili dostlar/temas gruplarının aynı zamanda eş-başkanı olan tek ülkedir. Ülkemiz ayrıca arabuluculuk alanında düşünce ortamına katkı sunan uluslararası İstanbul Arabuluculuk Konferansı’na ev sahipliği yapmakta, kapasite inşasını amaçlamakta, İİT üye ülkelerinden genç diplomatlara yönelik “Barış için Arabuluculuk” Sertifika Programını tertiplemektedir.
Türk Dış Politikasının girişimci niteliğine ek olarak çalışmalarımızın merkezinde insan unsuru bulunmaktadır. Ülkemiz böylelikle müşfik bir güç olarak uluslararası planda yer bulmaktadır. G20’nin kuruluşundan beri etkin bir üyesi olan ve 2015’de Dönem Başkanlığını yürüten ülkemiz, G20’de kapsayıcı ekonomik büyüme ve adaletli paylaşımı da içerecek şekilde insani kalkınmayı savunmaktadır. Dış politikamızın insani niteliği koronavirüs salgını esnasında da kendisini göstermiştir. Ülkemiz “dost kara günde belli olur” anlayışıyla talepte bulunan 160 ülkeye ve 12 uluslararası teşkilata yardım elini uzatmıştır. Bu şekilde ülkemizin tıbbi yardımlar alanında dünya lideri haline gelmesi dış politikamızın insani niteliğinin bir yansıması olmuştur. Türkiye ayrıca salgın döneminde gerçekleştirdiği Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı tahliye operasyonuyla 142 ülkeden 100.000’den fazla vatandaşımızın ülkemize getirilmesini sağlayarak müşfik gücünü hissettirmiştir. Diğer yandan Ukrayna krizi sırasında da 18.000’den fazla vatandaşımızın Ukrayna’dan ülkemize güvenli dönüşleri sağlanmıştır.

Yurt dışındaki vatandaşlarımızın ana vatanları ve kültürleriyle bağlarını muhafaza ederek yaşadıkları ülkelerin siyasi, ekonomik ve sosyal hayatına etkin olarak katılmaları, hak ve hukuklarının korunması da dış politikamız açısından büyük önem arz etmektedir. Vatandaşlarımıza sunulan hizmetin kalitesini sürekli iyileştirmeye matuf çalışmalarımız sürdürülürken dünyanın her yerinde soydaşlarımız ve akraba topluluklarına da gerekli destek verilmektedir. Özellikle vatandaşlarımıza yurt dışında karşılaştıkları sorunların giderilmesinde yardımcı olunması, artış eğiliminde olan ırkçılık ve nefret suçlarından korunmaları öncelikli vazifelerimizdendir.

Etnik ve dini nefret, ırkçılık, ayrımcılık, aşırıcılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı ve diğer dışlayıcı yaklaşımlar, olumsuz etkileri yaygın olarak hissedilen, insanlığın ortak sorunlarıdır. Ülkemiz, bu sorunlar karşısında şeffaflığa, çeşitliliğe, iletişime ve kapsayıcı politikalara duyulan ihtiyaca dikkat çekmektedir. Kadim bir hoşgörü kültürünün mirasçısı olan Türkiye, farklı kültürler ve dinler arasında karşılıklı saygı ve ortak değerleri teşvik etmeye yönelik gayretlerde daima ön saflarda olmuştur. Ülkemiz ve İspanya’nın iş birliğinde başlatılan BM Medeniyetler İttifakı girişimi, sözde “medeniyetler çatışması” tezlerine sağduyulu bir cevap teşkil etmektedir.

Öte yandan terörizm ve aşırıcılık içeren faaliyetler küresel anlamda korkutucu boyutlara ulaşmıştır. Teröristler ve aşırıcı gruplar uluslararası barış ve güvenliği tehdit etmektedir. Terörün dünya çapında bir tehdit ve insanlığa karşı işlenen bir suç olduğu tarafımızdan her platformda ve ısrarla dile getirilmektedir. Bu tehdide karşı küresel bir dayanışma ve topyekûn bir mücadele elzemdir. Terör suçlarının herhangi bir ırk, etnik grup, inanç veya bölge ile irtibatlandırılması doğru değildir. Ülkemiz terörizmin her çeşidiyle mücadele etmektedir.

İnsanı her türlü faaliyetinin merkezine yerleştiren Devletimiz bahse konu geleneğini kalkınma ve insani yardımlar alanında da sürdürmektedir. Ülkemiz 2016’da İstanbul’da ilk Dünya İnsani Zirvesi’ne ev sahipliği yapmıştır. Türkiye milli gelire oranla kişi başına düşen insani harcama miktarına göre dünyanın en cömert ülkesi durumundadır.

Diğer yandan ülkemiz dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Bu çerçevede Türkiye, kendi ülkelerindeki savaştan kaçmak durumunda bırakılan 3,7 milyona yakını geçici koruma altındaki Suriyeli olmak üzere 4 milyonu aşkın yerinden edilmiş kişiyi misafir etmektedir.

Geçici koruma altındaki Suriyelilere her çeşit hizmet ve yardımı sağlamak için bugüne kadar 40 milyar ABD doları’nı aşkın ulusal harcama yapılmıştır. Diğer yandan ülkemiz Suriyelilerin gönüllü ve onurlu bir şekilde Suriye’ye geri dönüşlerini teşvik etmektedir. Bu şekilde bugüne kadar yüzbinlerce Suriyeli evlerine geri dönebilmiştir.

Etkin bir dış politika değişime ayak uydurmayı ve eş zamanlı olarak araçlarını bu doğrultuda zenginleştirmeyi gerektirmektedir. Ülkemiz uyguladığı yenilikçi girişimlerle yalnızca günümüzün değil yarının da diplomasisini inşa etmektedir. Bu çerçevede uygulanan Dijital Diplomasi girişimi, teknolojinin dönüştürücü özelliğinden dış politikanın tüm alanlarında faydalanmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda konsolosluk hizmetlerinden kamu diplomasisine, bilişim altyapısından dış politika analizine kadar her konuda verimliliğin ve etkinliğin artırılması amaçlanmaktadır.
Antalya Diplomasi Forumu da (ADF) ülkemizin son yıllarda geliştirdiği diğer bir yenilikçi girişimdir. ADF küresel ve bölgesel sorunlarla ilgili görüş alışverişi yapmayı, stratejik dış politika meselelerine yaratıcı bir bakış açısıyla çözümler üretmeyi hedefleyen bir girişim olarak düşünülmüş ve bir marka olarak ülkemize kazandırılmıştır. ADF’nin ilk toplantısı 18-20 Haziran 2021 tarihlerinde “Yenilikçi Diplomasi: Yeni Dönem, Yeni Yaklaşımlar” başlığıyla gerçekleştirilmiş, ikincisi ise 11-13 Mart 2022 tarihleri arasında “Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak” temasıyla tertiplenmiştir. ADF’nin ikinci toplantısını da ilkinde olduğu gibi Sayın Cumhurbaşkanımız himaye ve hitaplarıyla onurlandırmışlardır. 17 Devlet ve Hükûmet Başkanı, 80 Bakan, 40 Uluslararası Teşkilat üst düzey yetkilisinin yanı sıra siyasa yapıcılar, diplomatlar, iş dünyası liderleri, düşünce kuruluşları mensupları, akademisyenler ve gençlerin de içinde bulunduğu 75 ülkeden 3.260 yerli ve yabancı konuk foruma iştirak etmiştir.

2023 yılında Cumhuriyetimizin 100., Hariciye Teşkilatımızın ise 500. Yıldönümü gururla kutlanacaktır.

Türk diplomasisi bir yandan Girişimci ve İnsani dış politikamız çerçevesinde milli menfaatlerimizi teminat altına almayı sürdürürken aynı zamanda insanlığın müşterek amaçlarına da katkı sunmaya, diğer yandan Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” anlayışını rehber edinerek Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da etkin güç olmaya devam edecektir.
2023 yılında
Cumhurşyetimizin 100.
Hariciye Teşkilatımızın
ise 500. yıldönümü
gururla kutlanacaktır.

“BENİM TÜRKİYEM”

Siz de sizin gözünüzden Türkiye'yi anlatarak bize katkıda bulunabilirsiniz.