G
eleneksel sanatlar, toplumsal ve kültürel yaşam biçimlerinin, inanç sistemlerinin ve gereksinimlerin somut ifade biçimidir. Geleneksel sanat üreticileri bilgilerini ustadan çırağa, ebeveynden çocuğa geleneksel yöntemle aktarmışlardır. Türkiye’de geleneksel sanatları; Anadolu'nun binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli uygarlıkların kültür mirasının, Türklerin tarihsel birikiminden gelen kendi öz değerleriyle birleşmesiyle oluşan zengin bir kültürü ifade etmektedir.
Geleneksel sanatlarımız içinde halk edebiyatı (âşıklık ozanlık, zakirlik,), halk tiyatrosu (Karagöz, orta oyunu, meddahlık, seyirlik oyunlar vb.) ve geleneksel el sanatları sayılabilir.
Türkiye’de Geleneksel El Sanatları ise toprak işleri (çömlekçilik, çinicilik, seramik vb.), maden işleri (bakırcılık, gümüşçülük, kuyumculuk vb.), cam işleri (cam üfleme, nazar boncuğu vb.), ahşap işleri (kündekâri, bastonculuk, kaşıkçılık vb.), taş işleri lületaşı, oltu taşı, taş işlemeciliği vb.), deri işleri (Karagöz tasvir yapımı, yemenicilik, çarıkçılık vb.), iplik/tekstil işleri, (mekikli/kirkitli dokumalar ve örmeler vb.), hayvan/bitki atıkları (süpürgecilik, ipekçilik ve keçeçilik) olarak ham maddelerine göre sekiz ana başlıkta ele alınmaktadır. Ancak bazı el sanatları birden fazla hammaddenin bir arada kullanılması ile meydana gelmektedir.
Geleneksel sanatlar kapsamında değerlendirilen bir diğer alan olan Türk süsleme sanatları da (ebru, tezhip, minyatür, hüsn-i hat, kat’ı nakkaşlık, kalemkarlık vb.) kadim kültürümüzde önemli bir yere sahiptir. Orta Asya’dan Anadolu’ya taşınan süsleme sanatları, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde büyük önem kazanmış ve yüzyılların birikimi ile Cumhuriyet dönemine ulaşmıştır. 1936 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde Türk Süsleme Sanatları Bölümü açılmış; tezhip, hüsn-i hat, ebru, minyatür ve çini deseni eğitimi verilmeye başlanmıştır.