Türk Halk Müziği
Türk halk müziğinin bugünkü yaygın yaşam varlığı, Türklerin köklü kadim sanat zevki ve gelenek kaynağı imbiğinden, ağır ağır süzülerek gelmiştir. 1900’lü yılların başlarında, bu süzülüşün somut damlaları, yani halk müziği ve ürünleri gerek halk dilinde gerek bilimsel metinlerde, “halk şarkısı, türkü, yır, …” gibi adlarla anılırdı. 19. yüzyıl sonlarında Avrupa’da gelişme ve yaygınlaşma gösteren folklor disiplini, Cumhuriyet öncesi Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde önem kazanmıştı. Ziya Gökalp bu alanla ilgili ilk yazısını 1913 yılında, “Halka Doğru” adlı dergisinde yayımladı. Ziya Gökalp’e göre, Türk’ün gerçek müziği, halkın millî müziği ile Batı müzik tekniğinin ve armonisinin uyumlaştırılması sonucu ortaya çıkacaktı. Bu fikir çok ilgi gördü ve 1916 yılından sonra halk ezgilerini derleme çalışmaları yoğunluk kazandı. Bu fikir, değerini Cumhuriyet sonrası da korudu ve derleme çalışmaları 1950’li yıllara kadar kurumsal çatı altında devam ettirildi. Derleme çalışmaları, bu fikirden bağımsız olarak 1950’li yıllardan sonra günümüze değin daha çok bireysel boyutta yürütüldü.
Derleme çalışmaları neticesinde halk ezgileri, kaydedildi, notaya alındı ve fiş notları tutuldu. Sonrasında ilk önceleri İstanbul Belediye Konservatuvarı (eski adıyla Dârülelhan) ve Ankara Devlet Konservatuvarınca; daha sonraları TRT ve Kültür Bakanlığınca (Hagem) arşivleme çalışmaları yapıldı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Ziya Gökalp’in görüşleri etkisinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün desteği ve müzik politikası çerçevesinde halk ezgilerinin, Batı’nın armoni, form ve tarzları ile ciddi buluşması, kaynaklık etmesi, Türk Beşleri (Cemal Reşit Rey, A. Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Ferit Alnar, Necil Kazım Akses) ile başladı. Bu anlayıştaki çalışmalar sonraki dönem kompozitörleri ile devam ettirildi. (İlhan Usmanbaş, Yalçın Tura, …)
Muzaffer Sarısözen ve Yurttan Sesler Topluluğu
Halk ezgilerinin yurt geneline yaygınlaştırma çalışmaları, ilk olarak 1924 yılında Darülelhan’ın “Darülelhan Mecmuası”nda yayımla; daha sonraları 1937 yılında radyodan, “Yurttan Sesler Topluluğu” icralarının yayınları ile başlatıldı. Eğitim ve öğretimi, kısa süreli olarak Darülelhan’da yasaklanana kadar (1917-1926 yılları arasında kesintili) sürdü ancak tam ve kesintisiz akademik geleneksel eğitim-öğretimi, 1976 yılında kurulan, bugünkü adıyla İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarında başlatıldı. Sonrasında da diğer illerde kurulan konservatuvarlarla yelpaze genişletilerek devam ettirildi.
Sadi Yaver Ataman, Tamburacı Osman Pehlivan, Servet Coşkunses ve Muzaffer Sarısözen gibi sanatçıların radyodaki otantik halk müziği programları yoğun ilgi görmüştür. Muzaffer Sarısözen, radyoda bir program adı olarak kullanılan, “Yurttan Sesler” adını, ilerleyen zamanda (1941) geleneksel halk çalgılarından ve bir grup ses sanatçılarından oluşturduğu topluluğun adına dönüştürdü. Böylelikle Muzaffer Sarısözen, halk müziğinin Klasik Türk müziği ile olan ortak icrasının ayrışması neticesinde; Türk Halk Müziği’nin, Türk Müziğindeki yerini branşlaştıran ve kurumsallaştıran öncü isim oldu.
Bundan sonrası için, halk ezgilerinin ağız, üslûp, tavır ve geleneksel çizgisiyle; nota ve müzik disiplinini içerisinde, koral ve orkestral yolculuğu başlamıştır.
Nida Tüfekçi
Mehmet Özbek
Halk müziğinin kurumsallığı, 1986 yılında, Mehmet Özbek Şefliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu ile, “Yurttan Sesler” anlayışının dışında, geleneğe bağlı, koruyucu-geliştirici, daha açık, özgün ve çok seslilikten de gerek koral gerek orkestral yapıda yararlanan, tema ve ihtiyaca göre halk danslarına yer veren bir anlayışla yeni bir yapı kazanmıştır. 1986 yılında bu anlayışla Şef Mehmet Özbek’le başlatılan çalışmalar ve konserler, başarılar kaydetmiş ve beğeni görmüştür. 2007 yılında Şef Mehmet Özbek’in emekliye ayrılmasıyla, 2008 yılında Koroya atanan Şef Necmi Kıran yönetiminde, koro ve orkestranın, özellikle enstrüman çeşitliliği daha da geliştirilip, norm kadrosu standart bir yapıya kavuşturularak; repertuvar, icra, orkestra tekniklerinde ve yorum kabiliyetinde gelişmeler kat edilmiştir.
1990 yılında da Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı, Halil Atılgan şefliğinde, Şanlıurfa Devlet Türk Halk Müziği Korosu ve Celal Vural şefliğinde, Sivas Devlet Türk Halk Müziği Korosu kurulmuştur. Bu koroları takiben en son 2009 yılında, Uğur Kaya şefliğinde İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu kurulmuştur.
Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde, Türk Halk Müziğini farklı oluşumlarla yorumlayan, İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu, Ankara Türk Dünyası Müzik ve Halk Dansları Topluluğu, İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu adlarıyla, farklı topluluklar da kurulmuştur.
Türk Halk Müziği, geleneksel çizgisi ve yorumlama çeşitliliğiyle, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından günümüze, TRT kurumu ve devlet korolarıyla birlikte köy enstitülerinde, derneklerde, halk eğitim merkezlerinde, konservatuvarlarda, güzel sanatlar fakültelerinde, güzel sanatlar liselerinde ve özel teşebbüslerle yüzlerce çatı altında toplu ve bireysel icralarla yaşatılmaya çalışılmıştır. Bu kurumsal yapıların dışında farklı anlayış ve boyutlarla, özel radyo, özel TV, sinema, plak, kaset, CD, internet vb., kitle iletişim araçları ile, popüler ve mahalli sanatçı konserleriyle ayrıca yaşatılmaktadır.
Türkiye Türk Halk Müziği, gelenek ve morfolojisinin kaynağını, Türklerin yaşadığı yüzlerce yıl ötesinin zaman derinliğinden ve coğrafya genişliğinden alır. Bu soylu müzik, tanımlanmış ve tanımlanmamış onlarca makam dokulu, binlerce zarif ve asil ezginin üstünde, anonim nazımların yanında, Yunus Emre, Karacaoğlan, Âşık Emrah, Âşık Ömer, Âşık Kerem, Köroğlu, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Hataî, Nesimî, Fuzulî, Nabî, Sümmanî’, Seyranî, Âşık Veysel, Âşık Mahzunî Şerif gibi yüzlerce söz sultanlarının nazım biçimleriyle döşeli, irfanî derinlikli anlatılar taşır.
Türk Halk Müziği’nin ritmik yapısı son derece zengindir. 10 zamanlı ölçüler içindeki usûllerin her türünde, çokça örnekler vardır. Örnek sayıları, 10 zamanlıların üstündekilerde daha azdır.
Türk Halk Müziği ezgilerindeki, makamsal çeşitliliğe, henüz bilimsel bir sınır koyulamamakla beraber, Klasik Türk Müziği makamlarının büyük bir çoğunluğunun karakteri ile paralellik gösterir. Makamsal tanımlamada zorlanılan birçok ezgi olmakla beraber, adı tanımlanmamış birçok yeni makamsal karaktere sahip ezgilere rastlamak da mümkündür.
Türk Halk Müziği'nin otantik çalgılarını şöyle sıralayabiliriz:
Telli Çalgılar
Cura, bağlama, tambura, divan, çöğür, bozuk, ırızva, bulgarî, ikitelli, tar.
Yaylı Çalgılar
Kabak kemane, Karadeniz kemençesi, ıklığ, hegit, Kastamonu (İnebolu) kemençesi.
Nefesli Çalgılar
Zurna, dilli kaval, dilli düdük, dilsiz kaval, mey, sipsi, tulum, çığırtma, zambır.
Vurmalı Çalgılar
Davul, nağara, def, Erzurum defi, bendir, daire, darbuka, zilli maşa, zil, koz.
Bu çalgılara ilave olarak günümüz Türk Halk Müziği topluluklarında / orkestralarında kullanılan diğer çalgılar: şunlardır.
Telli Çalgılar
Ud, kanun, cümbüş, urfa tamburu, bas bağlama, bas gitar, piyano.
Yaylı Çalgılar
Keman ve ailesi
Nefesli Çalgılar
Klarnet
Vurmalı Çalgılar
Latin perküsyonlar, arap darbuka, kudüm, kös.
Neşet Ertaş
Türk Halk Müziğinin Gelişimine Katkı Sağlayanlar ve
Türk Halk Müziğine Hizmet Verenler
Derlemeci-Şef
Sadi Yaver Ataman, Muzaffer Sarısözen, Ahmet Yamacı, Neriman Altındağ Tüfekçi, Nida Tüfekçi, Yücel Paşmakçı, Adnan Ataman, Tuncer İnan, Mehmet Özbek, Şenel Önaldı, Mehmet Erenler, Bircan Pullukçuoğlu, Zafer Gündoğdu, Halil Atılgan, Celal Vural, Necmi Kıran, Uğur Kaya, Solmaz Kadıoğlu, Halil Altıngöz, Bakır Karadağlı.
Ulusal Yorumcu (Vokal-Enstrüman)
Neriman Altındağ Tüfekçi, Ahmet Gazi Ayhan, Nida Tüfekçi, Yücel Paşmakçı, Talip Özkan, Yılmaz İpek, Tuncer İnan, Ali Ekber Çiçek, Ruhi Su, Yıldıray Çınar, Özay Gönlüm, Mehmet Özbek, Şenel Önaldı, Orhan Gencebay, Arif Sağ, Neşet Ertaş, Mükerrem Kemertaş, Bedia Akartürk, Mehmet Erenler, Bircan Pullukçuoğlu, Hale Gür, Musa Eroğlu, İhsan Öztürk, İzzet Altınmeşe, Ümit Tokcan, İbrahim Tatlıses, Belkıs Akkale, Sabahat Akkiraz, Gülşen Kutlu, İhsan Menteş, Erol Parlak, Sinan Çelik, Ferhat Erdem, Çetin Akdeniz, Erdal Erzincan.
Mahalli Yorumcu (Vokal-Enstrüman)
Osman Pehlivan, Muharrem Ertaş, Hacı Taşan, Çekiç Ali, Celal Güzelses, Mukim Tahir, Enver Demirbağ, Erzincanlı Şerif, Picoğlu Osman, Refik başaran, Zaralı halil, Âşık Veysel, Âşık Ali İzzet Özkan, Bayram Aracı, Hisarlı Ahmet İnegöllü, Şemsi Yastıman, Davut Sulari, Şekip Şahatoğlu, Binali Selman, Arif Şentürk, Âşık Şeref Taşlıova, Âşık Murat Çobanoğlu, Âşık Muhlis Akarsu, Remzi Bekar, Halil Çokyürekli.
Araştırmacı-Yazar-Müzikoloji
Rauf Yekta Bey, Adnan Saygun, Ferruh Arsunar, Halil Bedii Yönetken, Ragıp Gazi Kösemihal, Bela Bartok, Muzaffer Sarısözen, Yalçın Tura, Mehmet Özbek, Halil Atılgan, Güray Taptık, Sabri Yener, Süleyman Şenel, Salih Turhan, Melih Duygulu.
Halk Müziği Geleneksel Orkestra Aranjör-Düzenlemeci
Erdal Tuğcular, Ertuğrul Bayraktarkatal, Necmi Kıran, Abdullah Kurban
Pop, Rock ve Caz
1960’lardan itibaren tüm dünyayı sarmaya başlayan “rock’n roll” fırtınası ile 1960 sonrasında Beatles’la biçimlenen “beat” anlayışı, Türkiye’deki genç müzik toplulukları tarafından da yakından takip edilmiştir. Önceleri yabancı bestelere Türkçe söz yazma şeklinde kendini gösteren bu eğilim, daha sonraları yerini hafif Batı müziği ile Türk halk müziğinin kaynaştığı özgün bestelere bırakmış; sanatsal yoruma, yaratıya ve müzikaliteye önem veren parçalar ağırlık kazanmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak son yıllarda büyük bir müzik piyasası oluşmuştur.
Türkiye’de pop denilince akla gelen en başarılı ve en bilindik şarkıcılar: Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Tarkan Tevetoğlu, Kenan Doğulu, Hande Yener, Göksel, Nilüfer, Sertab Erener, MFÖ, caz alanında ise: Kerem Görsev, İlhan Erşahin, Atilla Engin, Kudsi Erguner, Fatih Erkoç, Neşet Ruacan, ve Okay Temiz önde gelen sanatçılar arasındadır.
Eurovision şarkı yarışmasında Şebnem Paker, 1997 yılında Grup Etnik eşliğinde, müziği Levent Çoker'e ve sözleri Mehtap Alnıtemiz'e ait Dinle adlı parça ile 3. olarak o tarihe kadar Türkiye'nin yarışmadaki en iyi derecesini elde etti. Şarkı, etnik Türk enstrümanları ile bezeli ve hareketli bir ezgiye sahipti ve evrensel çizgilerden de kopulmamıştı. 24 Mayıs 2003’te Letonya’da yapılan 48. Eurovision Şarkı Yarışması’na “Every Way That I Can” adlı İngilizce şarkı ile katılan Sertab Erener ise, Türkiye’ye ilk kez birincilik kazandırarak, önemli bir uluslararası başarıya imza atmıştır. 2010 yılında Norveç’te düzenlenen 55. Eurovision Şarkı Yarışması'nda ise Manga grubu “We Could Be The Same” adlı şarkı ile 2. olmuştur.