T
ürkiye’nin sanayileşme hikâyesi iki yüzyıl öncesine dayanmaktadır. Tanzimat ve Aydınlanma ile paralel olarak ortaya çıkan sanayileşme öyküsü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından itibaren ivme kazanmış ve Türk sanayisine yön verecek adımlar atılmıştır. 1980’li yıllar itibarıyla Türk sanayisi küresel ekonomiye entegre olmuş ve 2002’den itibaren yapılan yatırımlarla Türkiye bölgesinde ve küresel arenada önemli bir aktör konumuna yükselmiştir.
Ekonomik kalkınmanın ve sürdürülebilir büyümenin en önemli unsurlarından olan sanayileşmede, Türkiye çok önemli mesafeler kaydetmiştir. Bugün Türkiye’de geniş bir üretim yelpazesine sahip, uluslararası bağlantıları güçlü ve ihracata dayalı üretim yapan gelişmiş bir imalat sanayi mevcuttur. Yatırımlardaki artış ülkemizin üretim kapasitesini artırırken bir yandan da istihdamın artmasını ve başta sanayi hasılası olmak üzere gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) artmasını beraberinde getirmektedir. 2000 yılında GSYH içerisinde %18,7 olan imalat sanayinin payı, 2021’de %22’ye yükselmiştir.
Üretim kapasitesinde sağlanan artışlar ülkemizin küresel pazardaki rekabet gücünün de kalıcı şekilde artmasını teşvik etmektedir. 2016 yılı itibarıyla Türkiye’nin dünya ihracatından aldığı pay %0,90 iken bu pay 2020’de %0,98, 2021’de ise %1,05 olarak gerçekleşmiştir. Dünya ihracatında Türkiye ülkeler arası sıralamada 2016 yılında 31. sırada yer alırken, 2021 yılında 29. sıraya yükselmiştir.
Türkiye imalat sanayinde sağlanan yapısal dönüşümler, Türkiye’nin gerek üretimde gerekse ihracatta başta otomotiv, ana metal sanayi olmak üzere makine ve ekipman sektöründe de önemli bir üretim merkezi olmasını sağlamıştır. Türkiye, Avrupa’da ham çelik ve beyaz eşya üretiminde birinci, otomotiv üretiminde dördüncü sırada yer almaktadır.
İmalat sanayi ihracatı, sanayi sektörü ihracatının %98’ini oluştururken Türkiye toplam ihracatının da %94 gibi önemli kısmını teşkil etmektedir. Başta otomotiv sektörü olmak üzere ana metal, giyim eşyası, gıda ve tekstil ürünleri imalatı sektörlerinde sağlanan rekabet gücü küresel ihracat pazarında Türkiye’nin önemli bir aktör olmasını da beraberinde getirmiştir. Rekabet gücünde sağlanan gelişmeler Türkiye’nin sanayi ihracatının son 20 yılda yaklaşık olarak 7 kat oranında artmasını sağlayarak 2021 yılı ihracat oranı 225 milyar dolarla rekor tazelemiştir.
İhracatta ilk sırayı ana metal sanayi alırken bunu sırasıyla otomotiv, giyim eşyası, gıda ve tekstil ürünleri izlemektedir. Bu beş sektör imalat sanayi ihracatının %50’sini oluşturmaktadır.
Dünya standartlarındaki planlı altyapıları, kapsamlı teşvik sistemi ve sanayinin büyük bir kısmını oluşturan küçük ve orta ölçekli şirketlere sağlanan destekler Türk sanayinin; yatırım, üretim, istihdam ve ihracat rotasında yoluna devam etmesinde büyük katkıya sahiptir. Türkiye’de Organize Sanayi Bölgesi (OSB) olmayan il kalmamıştır. 2022 yılı itibarıyla 335 OSB’de 56.000’den fazla parselde 2 milyon 250 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır. İlan edilen 26 Endüstri Bölgesi’nde petrokimya, yenilenebilir enerji, paslanmaz çelik, doğalgaz işleme, otomotiv, kağıt, vasıflı çelik üretimi ve işleme, gübre, insansız hava teknolojileri, ilaç ve muhtelif sektörlerde yatırım yapan firmalarla cari açığın azaltılmasına yıllık 34,5 milyar dolar katkı sağlanması ve toplam 97.565 kişiye ilave iş imkânı sunulması beklenmektedir. Ayrıca Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı kredi desteği ile 2021 yılı sonu itibarıyla tamamlanarak sanayicilerin hizmetine sunulan sanayi sitesi sayısı 489’a ulaşmış ve yaklaşık 481 bin kişiye, daha sağlıklı şartlarda çalışma imkânı sağlanmıştır. Son dönemde devasa sanayi siteleri inşa edilmiş ve sanayicilerin hizmetine sunulmuştur. Maraş’taki Altın Şehir Sanayi Sitesi, Kayseri Otomotiv Servisleri Sanayi Sitesi ile Hatay’daki Mobilyacılar Sitesi bunların en güzel örnekleridir.
Organize Sanayi Bölgeleri, Endüstri Bölgeleri ve diğer tüm alanları ile birlikte Türk sanayi kapsamlı yatırım teşvik uygulamalarıyla tahkim edilmektedir. Cari açığın azaltılması, teknolojik dönüşümün sağlanması, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması gibi pek çok amaçla özel sektör desteklenerek yatırım ve üretim hacmi genişlemektedir. KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, yatırım yeri tahsisi gibi birçok destek unsuru ile Türkiye yatırımcı dostu karakterini sürdürmektedir. KOSGEB ile küçük ve orta ölçekli işletmelere AR-GE, dijitalleşme, kapasite geliştirme, ihracat gibi konularda destekler sağlanmaktadır
Milli Teknoloji Hamlesi
2019 yılının sonunda başlayan ve tüm dünya ekonomisini altüst eden küresel pandemiye rağmen Türkiye ekonomisi güçlü sanayi ekosisteminin katkısıyla yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Bu başarıda Türkiye’nin sanayi vizyonu olan “millî teknoloji hamlesi” ışığında atılan adımlar büyük rol oynamaktadır. Türkiye bu vizyon doğrultusunda millî ve yerli teknolojilerin üretimine odaklanmış, kritik ve stratejik teknolojilerin sadece pazarı değil aynı zamanda küresel bir üreticisi olma yolunda önemli adımlar atmıştır.
2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi ile sanayi ve teknolojide atılacak adımlar “Yüksek Teknoloji İnovasyon”, “Altyapı”, “Beşeri Sermaye”, “Girişimcilik” ve “Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi” olmak üzere beş ana bileşen altında ortaya konulmuştur. İnşa edilen bu politikayla Türk sanayi yeni bir döneme girmiştir.
Yüksek teknoloji ve inovasyon Türk sanayi için kilit kavram kabul edilmiş ve bu noktada Türk sanayine ivme kazandıracak altyapı, üstyapı ve insan kaynağı noktasında atılımlar gerçekleştirilmiştir.
2022 yılı itibarıyla araştırma ve geliştirmenin lokomotifi olan teknoparkların sayısı 92’ye, devlet destekli AR-GE merkezlerinin sayısı 1.244’e, tasarım merkezlerinin sayısı ise 324’e yükselmiştir. Türkiye’nin en büyük teknokenti olan Bilişim Vadisi 215 firma ve 2.411 personele ulaşmıştır. Ayrıca Bilişim Vadisi’nin ek alanı olan Bilişim Vadisi İzmir’in temelleri atılmıştır.
Bu yatırımlarla birlikte Türk sanayinin AR-GE kabiliyetleri artmış Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan küresel en çok AR-GE harcaması yapan 2.500 firmanın listelendiği AR-GE Puan Tablosunda 2021 yılında 7 firmamız yer almayı başarmıştır.
2002 yılında %0,53 olan AR-GE harcamalarının GSYH içerisindeki payı 2020 yılı itibarıyla %1,09’a yükselmiştir. Tam zaman eş değer AR-GE insan kaynağı 199 bine ulaşmıştır.
Millî araştırma kurumumuz Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) araştırma ve geliştirme noktasında kapsamlı destekler sağlamaktadır. 2021 yılında TÜBİTAK destek ve burs programları kapsamında toplam 13.198 proje ve 24.257 kişiye 2022 sabit fiyatlarıyla 3,1 milyar TL destek verilmiştir. Sanayi ve Yenilik Ağ Mekanizması (SAYEM) ve Mükemmeliyet Merkezleri Destek Programı (1004) ile desteklenen platformların çatısı altında kanserde hedefe özgü ilaç, yüksek verimli silisyum tabanlı güneş hücreleri, nano malzemeler, aviyonik ekran teknolojileri, hücresel tedavi ürünleri, MR ve Mobil X-Ray görüntüleme sistemleri, akıllı ev ürünleri, lazer optik işleme, eklemeli imalat gibi alanlarda projeler yürütülmektedir.