Avrupa Endüstriyel Miras Rotası
Avrupa Endüstriyel Miras Rotası (ERIH) çok önemli ve ilgi çekici endüstriyel miras alanlarından oluşan bir ağdır. Rota, kullanılmayan üretim tesislerinden Avrupa’daki endüstriyel peyzaj alanlarına ve etkileşimli teknoloji müzelerine kadar uzanır. Tüm bunlar Avrupa’nın sanayileşme sürecini ve kalıcı olan kültürel, sosyal ve ekonomik zenginliğini anlatır.
Türkiye’de, Avrupa Endüstriyel Mirası Rotası üzerinde, İstanbul’da bulunan Santral İstanbul Enerji Müzesi, “Bağlantı Noktası” olarak bilinen 8 noktadan biridir. Bağlantı Noktaları, Avrupa Konseyi tarafından ERIH Derneğinin endüstriyel miras açısından özel tarihsel öneme sahip, aynı zamanda yüksek kaliteli bir ziyaretçi deneyimi sunan üye alanları olarak tanımlanmaktadır.
1. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından neredeyse yarım yüzyıl boyunca Doğu ve Batı Avrupa’yı ikiye bölen fiziksel bir sınır vardı. EuroVelo, Avrupa bisiklet yolu ağı, 16 ayrı uzun yol rotası ile Avrupa içinde bisiklet ile seyahat etme imkânı sağlayan bir projedir. 13 numaralı EuroVelo rotası olan Demir Perde Bisiklet Rotası Karadeniz’e kadar uzanır. EuroVelo olarak da bilinen Demir Perde Bisiklet Rotası, 1995 yılında Avrupa Bisiklet Federasyonunun gözetiminde başlatılmış bir projedir. 10.000 km’ye yakın olan bu uzun rotayı takip edenler tarihin içinde bir yolculuğa çıkar. Aynı zamanda bu rota Demir Perde’nin çöküşünü takip eden barış ve uzlaşmanın da hatırlatıcısıdır.
EuroVelo 13 Demir Perde Rotası’nın, kısa ama önemli bir bölümü Türkiye’den geçer. Yaklaşık 240 km’lik kısmı ülkenin kuzeyinde Bulgaristan’ın Rezovo kasabası ile Türkiye’nin Beğendik Plajı sınırından başlar.
Türkiye’ye Dervent Tepeleri'nden giren bu rota, bisikletçileri EuroVelo 13’ün geri kalanından farklı kültürel bir atmosfere ve yerlere götürür. Orman ve tarım arazileri geçildikten sonra EuroVelo 13 Osmanlı İmparatorluğu’nun 3. başkenti olan ünlü Edirne şehri ile Selimiye Camii’ne ulaşır. Sonra, EuroVelo 13 kırsal alanlardan devam ederek Bulgaristan’a geri dönmeden önce Kırklareli şehrinde Türkiye sınırlarından çıkar.
Avrupa Seramik Rotası, seramik sanatının gelişimini ve Avrupa ülkelerinin miraslarının ortak bir kültürel mirasa nasıl katkı sağlayabileceğini göstermek amacıyla başlatılan kültür rotalarının içinde yer alır. Bu eski geleneği hayata geçiren rota, sürdürülebilir turizme katkı sağlamanın yanı sıra bu rotaları takip eden ziyaretçilere mirasın somut yönleri (eşsiz sanatsal üretimler ve koleksiyonlar, atölyeler ve müzeler) ve soyut yönleri (yerel bilgi birikimi ve seramik üretimi için gerekli el sanatları) hakkında da bilgi verir.
İznik
15. ve 16. yüzyılda (tarihsel olarak Nicaea olarak bilinen) İznik’te üretilen seramik çinileri, Osmanlı İmparatorluğu’nun kültürel ve sanatsal alandaki zenginliğinin geldiği son noktayı gösterir. Bu çiniler günümüzde de pek çok cami ve sarayın duvarlarını hâlâ süsler. İznik çini örnekleri, Türkiye’deki ve dünyadaki müze koleksiyonlarının değerli parçaları arasında yer alır.
Aeneas Kültür Rotası Türkiye’den başlayan Avrupa Konseyi tescilli ilk ve tek kültür rotasıdır. Temellerini Aeneas destanından alan Aeneas Kültür Rotası beş Avrupa ve Akdeniz ülkesini birbirine bağlayan, Türkiye Kuzey-Batı Ege Denizi’nin kıyılarından başlayıp İtalya’nın Latium sahiline kadar uzanan bir arkeolojik güzergâhtır.
Aeneas Destanı, babası ve oğlu ile birlikte yanan Troya kentinden kaçan Aeneas’ın Edremit Antandros Antik Kenti bölgesinde Kaz Dağları'ndan elde edilen keresteleri kullanarak inşa ettiği gemilerle Yunanistan, Arnavutluk, Tunus’u aşarak İtalya’ya varışını ve Roma’nın temellerini atarak tarihin en önemli değişimlerden birine imza atmasını konu almaktadır.
Troya ve Antandros (Türkiye) arkeolojik alanlarından başlayıp Roma’da (İtalya) sona eren Aeneas Kültür Rotası, bazıları UNESCO Dünya Mirası listesine dâhil olan doğal ve arkeolojik alanları ile birlikte çok sayıda kırsal peyzajı bir araya getirmektedir.
Homeros’un ünlü İlyada Destanı’nda anlattığı Troya Savaşı’nın geçtiği düşünülen ve on binlerce yıllık Batı Anadolu tarihini aydınlatan Troya Antik Kenti, Aeneas Kültür Rotası’nın başlangıç noktasıdır. Troya Antik Kenti’nin de yer aldığı Çanakkale, doğal, kültürel ve gastronomik değerlerinin yanı sıra dalış, bisiklet ve yürüyüş parkurlarının da dahil olduğu eşsiz deneyimler sunar. Tarihin en çok anlatılan hikayelerinden Troya Savaşı’nın ateşini yakacak olan dünyanın ilk güzellik yarışmasının yapıldığı ve Aenas’ın gemilerini inşa ettiği Antandros Antik Kenti ise rotanın ikinci durağıdır. Antandros Antik Kenti’nin de yer aldığı Balıkesir, doğal ve kültür varlıklarının yanı sıra gastronomi değerleriyle de önemli bir destinasyondur. Meriç Nehri’nin Saros Körfezi ile birleştiği noktada kurulan ve antik çağdan bugüne kesintisiz yerleşime tanıklık eden Ainos, günümüzde Edirne’de yer almaktadır. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış Edirne saray mutfağının eşsiz lezzetleri, sizleri geçmişten günümüze tarihi bir yolculuğa çıkaracak kültür varlıkları, dalış, yamaç paraşütü, doğa yürüyüşü gibi pek çok aktiviteyi de ziyaretçilerine sunan önemli bir destinasyondur.
Türkiye’den başlayıp Çanakkale, Balıkesir ve Edirne illerinden geçen Aeneas Kültür Rotası Arnavutluk, Yunanistan, Tunus ve İtalya’yı birbirine bağlamaktadır.
Avrupa Megalitik Kültür Rotası
Avrupa Megalitik Kültür Rotası, antik topluluklar tarafından inşa edilen tarih öncesi taş işçiliği komplekslerinin -anıtlar, gömü yerleri, mabetler- eşsiz manzaralarını, benzersiz yerlerle birleştirerek zamanın ötesine geçen ve tarih öncesi geçmişin olağanüstü ayak izleriyle bütünleştirerek ülke sınırlarını aşan bir rotada yeniden keşfedilmek üzere tanıtıldığı Avrupa Konseyi kültür yollarından biridir.
Türkiye’nin ünlü tarih merkezi Göbeklitepe, bu kültür yolu ağının yeni bir katılımcısıdır. 1990’larda keşfedilen ve kazıları aralıksız şekilde devam eden Göbeklitepe; çanak çömlek, metalurji, yazı, tekerlek, tarım öncesine tarihlenen ve megalitik kültürler anlayışımızı hem aydınlatan hem de hayranlık uyandıran neolitik bir alan olduğu için dünyanın en önemli ve en çok tartışılan arkeolojik alanlarından biri olarak öne çıkmaktadır.
Göbeklitepe, Şanlıurfa il merkezinin 20 km kuzey doğusunda yer alan alanın içinde veya yakınında herhangi bir yerleşim bulunmadığından yerleşik hayata dair mevcut teorileri ve literatürü sorgulatır. 12.000 yıl önce avcı-toplayıcılar tarafından inşa edilen heykeller, T-şekilli sütunlar, kabartmalar, totemler ve diğer birçok taş oymacılığı örneğinin bulunduğu çeşitli odalara sahip kutsal bir merkezdir.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar ışığında, bölgede aynı döneme ait benzer sit alanlarının yer alması, eşi benzeri bulunmayan bu kültürel mirasın zaten paha biçilmez değerini daha da zenginleştirdiği anlaşılmaktadır.